Medine döneminde inmiştir. 200 âyettir. Sûre, adını 33. âyette geçen “Âl-i İmrân” tamlamasından almıştır. Âl-i İmrân, İmrân ailesi demektir.


إِذْ قَالَتِ امْرَأَةُ عِمْرَانَ رَبِّ إِنِّي نَذَرْتُ لَكَ مَا فِي بَطْنِي مُحَرَّرًا فَتَقَبَّلْ مِنِّي إِنَّكَ أَنتَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ ﴿٣٥﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

iz kâlet imraetu ımrâne rabbi in-nî nezertu leke mâ fî batnî muharraran fe tekabbel min-nî inne-ke ente es semîu el alîmu
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
iz kâlet demişti
imraetu ımrâne İmrân'ın kadını
rabbi Rabbim
in-nî muhakkak ki ben
nezertu leke senin için adadım
mâ fî batnî karnımda olanı
muharraran hür olarak
fe tekabbel min-nî artık benden kabul et
inne-ke muhakkak ki sen
ente es semîu el alîmu sen en iyi işiten, en iyi bilensin

İmrân'ın eşi (Hanne): "Rabbim ben, karnımda olanı (doğacak çocuğumu), hür olarak senin için (yalnız sana itaat ve ibadet etsin diye) nezrettim (adadım). Artık (onu) benden kabul buyur. Muhakkak ki Sen Semi'sin (en iyi işitensin), Alîm'sin (en iyi bilensin)." demişti.

ÂLİ İMRÂN SURESİ 35. Ayeti Kadri Çelik Meali

Hani İmran'ın karısı, “Ya Rabbi! Karnımda olanı, her şeyden bağımsız sadece sana ibadet etmek üzere adadım, benden kabul buyur. Doğrusu işiten ve bilen ancak sensin” demişti.

Kadri Çelik