ÂLİ İMRÂN SURESİ 73. Ayeti Suat Yıldırım Meali
Medine döneminde inmiştir. 200 âyettir. Sûre, adını 33. âyette geçen “Âl-i İmrân” tamlamasından almıştır. Âl-i İmrân, İmrân ailesi demektir.
وَلاَ تُؤْمِنُواْ إِلاَّ لِمَن تَبِعَ دِينَكُمْ قُلْ إِنَّ الْهُدَى هُدَى اللّهِ أَن يُؤْتَى أَحَدٌ مِّثْلَ مَا أُوتِيتُمْ أَوْ يُحَآجُّوكُمْ عِندَ رَبِّكُمْ قُلْ إِنَّ الْفَضْلَ بِيَدِ اللّهِ يُؤْتِيهِ مَن يَشَاء وَاللّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ ﴿٧٣﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve lâ tu'minû | inanmayın, îmân etmeyin |
illâ li men | o kimseden başka |
tebia dîne-kum | sizin dîninize tâbî oldu, uydu |
kul | de, söyle |
inne el hudâ | muhakkak ki hidayet (Allah'a ulaşmak) |
hudâ allâhi | Allah'ın hidayetidir (Allah'ın Kendisine ulaştırmasıdır) |
en yu'tâ | verilmesi |
ehadun | bir kimse, bir başkası |
misle | benzer |
mâ ûtîtum | size verilen şey |
ev yuhâccû-kum | yoksa onlar sizinle çekişiyorlar mı |
inde rabbi-kum | Rabbiniz'in huzurunda |
kul | de, söyle |
inne el fadla | muhakkak ki fazilet |
bi yedi allâhi | Allah'ın elinde |
yu'tî-hi | onu verir |
men yeşâu | dilediği kimseye, dilediğine |
ve allâhu vâsiun | ve Allah Vâsi'dir (ilmi geniştir, herşeyi kapsar) |
alîmun | en iyi bilendir |
Ve (Ehli Kitap): “Sizin dîninize tâbî olandan başkasına inanmayın.” (dediler). (Habibim onlara) De ki: “Muhakkak ki hidayet Allah'a ulaşmaktır. (İnsanın ruhunun ölmeden önce Allah’a ulaşmasıdır.) Size verilenin bir benzerinin, bir başkasına verilmesidir.” Yoksa onlar, Rabbiniz'in huzurunda, sizinle çekişiyorlar mı? (Onlara) De ki: “Muhakkak ki fazl Allah’ın elindedir. Onu dilediğine verir.” Ve Allah, Vâsi’dir (ilmi geniştir, herşeyi kapsar), Alîm'dir (en iyi bilendir).
ÂLİ İMRÂN SURESİ 73. Ayeti Suat Yıldırım Meali
(72-73) Ehl-i kitaptan bir güruh birbirlerine, şöyle dediler: "Şu Müslümanlara indirilen kitaba günün başlangıcında (zahiren) iman edin, sonunda da inkâr edin, olur ki onlar da şüpheye düşüp dinlerinden dönerler. Ve bir de kendi dininize tâbi olandan başkasına sakın ha güvenmeyin!" Ey Resulüm, de ki: "Doğru yol, Allah’ın yoludur," Yine onlar kendi aralarında: "Size verilen vahyin, başkalarına da verildiğine veya Rabbinizin huzurunda Müslümanların karşı delil getirip sizi mağlup edeceklerine inanmayın!" derler. De ki: "Lütuf Allah’ın elindedir, dilediğine ihsan eder. Allah vâsi ve alîmdir (lütfu boldur, her şeyi hakkıyla bilir).
Suat Yıldırım