ÂLİ İMRÂN SURESİ 9. Ayeti Ali Fikri Yavuz Meali
Medine döneminde inmiştir. 200 âyettir. Sûre, adını 33. âyette geçen “Âl-i İmrân” tamlamasından almıştır. Âl-i İmrân, İmrân ailesi demektir.
رَبَّنَا إِنَّكَ جَامِعُ النَّاسِ لِيَوْمٍ لاَّ رَيْبَ فِيهِ إِنَّ اللّهَ لاَ يُخْلِفُ الْمِيعَادَ ﴿٩﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
rabbe-nâ | Rabbimiz |
inne-ke | muhakkak ki Sen |
câmiu | toplayan, toplayacak olan |
en nâsi | insanlar |
li yevmin | o günde |
lâ raybe | şek, şüphe yok |
fîhî | onun hakkında |
inne allâhe | muhakkak ki Allah |
lâ yuhlifu | değiştirmez, dönmez |
el mîâde | vaad edilen, vaad edilen şey |
Rabbimiz muhakkak ki insanları, hakkında şüphe olmayan günde toplayacak olan Sen'sin. Muhakkak ki Allah vaadinden dönmez.
ÂLİ İMRÂN SURESİ 9. Ayeti Ali Fikri Yavuz Meali
Rabbimiz! Muhakkak ki sen, geleceğinde hiç şüphe olmayan bir günde insanları toplayacaksın. Şüphesiz Allah va’dinden dönmez. (1) Müteşâbih: Kasd olunan mânayı bilmek, mümkün olmayan Kur’ân-ı Kerimdeki âyetlere denir. Müteşabih iki nevidir: Lâfzı müteşâbih olan âyet ki, bundan hiç bir mâna anaşılmaz. Sûrelerin evvelinde bulunan Sâd Tâ-hâ gibi (Mukattaa) harfler. Anlamı müteşâbih olan âyet ki, zâhiri mânasını kasdetmek muhâldır. Allah’ın eli, onların elleri üstündedir. Bû âyet-i kerimeye böyle mâna vermek muhâldır. Çünkü, Allah’ın eli olamaz. Ancak, el ya kudret ile tevil edilir, ya da Allah tarafından murad edilen mânaya inanç beslenir.
Ali Fikri Yavuz