Mekke döneminde inmiştir. 69 âyettir. Sûre, adını 41. âyette geçen “el-Ankebût” kelimesinden almıştır. Ankebût, dişi örümcek demektir.


وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا نُوحًا إِلَى قَوْمِهِ فَلَبِثَ فِيهِمْ أَلْفَ سَنَةٍ إِلَّا خَمْسِينَ عَامًا فَأَخَذَهُمُ الطُّوفَانُ وَهُمْ ظَالِمُونَ ﴿١٤﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve lekad erselnâ nûhan ilâ kavmi-hi fe lebise fî-him elfe senetin illâ hamsîne âmen fe ehaze-hum et tûfânu ve hum zâlimûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve lekad ve andolsun
erselnâ biz gönderdik
nûhan Nuh
ilâ kavmi-hi onun kavmine, kendi kavmine
fe artık, böylece, sonra
lebise kaldı
fî-him onların arasında
elfe bin (1000)
senetin sene, yıl
illâ hariç
hamsîne elli (50)
âmen yıllar
fe artık, böylece, sonra
ehaze-hum onları aldı, onları helâk etti
et tûfânu tufan
ve hum ve onlar
zâlimûne zulmedenler, zalimler

Ve andolsun ki Biz, Nuh (A.S)’ı kavmine (Resûl olarak) gönderdik. Böylece onların arasında 1000 seneden 50 yıl eksik olarak (950 yıl) kaldı. Sonra onları (Nuh (A.S)’ın kavmini) tufan aldı. Ve onlar zalimlerdi.

ANKEBÛT SURESİ 14. Ayeti Ahmed Hulusi Meali

Andolsun ki Nuh'u kendi toplumuna irsâl ettik de onların içinde elli yıl hariç bin sene kaldı! Zulümleri üzereyken tufan onları yakaladı.

Ahmed Hulusi