Mekke döneminde inmiştir. 69 âyettir. Sûre, adını 41. âyette geçen “el-Ankebût” kelimesinden almıştır. Ankebût, dişi örümcek demektir.


وَإِن تُكَذِّبُوا فَقَدْ كَذَّبَ أُمَمٌ مِّن قَبْلِكُمْ وَمَا عَلَى الرَّسُولِ إِلَّا الْبَلَاغُ الْمُبِينُ ﴿١٨﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve in tukezzibû fe kad kezzebe umemun min kabli-kum ve mâ alâr resûli (alâ er resûli) illâl belâgu (illâ el belâgu) el mubînu
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve in ve eğer
tukezzibû yalanlıyorsunuz (yalanlarsınız)
fe o zaman, böylece, ... de (dahi)
kad olmuştu
kezzebe tekzip etti, yalanladı
umemun ümmetler
min kabli-kum sizden önce, sizden önceki
ve ve
mâ alâr resûli (alâ er resûli) resûlün üzerine değil
illâl belâgu (illâ el belâgu) tebliğden başka
el mubînu apaçık

Ve eğer tekzip ederseniz (yalanlarsanız), sizden önceki ümmetler de tekzip etmiştiler. Resûllerin üzerine apaçık tebliğden başka bir (sorumluluk) yoktur.

ANKEBÛT SURESİ 18. Ayeti Süleyman Ateş Meali

"Eğer yalanlarsanız, sizden önceki ümmetler de yalanlamışlardı. Elçiye düşen, yalnız açıkça duyurmaktıır."

Süleyman Ateş