Mekke döneminde inmiştir. 69 âyettir. Sûre, adını 41. âyette geçen “el-Ankebût” kelimesinden almıştır. Ankebût, dişi örümcek demektir.


وَمَا أَنتُم بِمُعْجِزِينَ فِي الْأَرْضِ وَلَا فِي السَّمَاء وَمَا لَكُم مِّن دُونِ اللَّهِ مِن وَلِيٍّ وَلَا نَصِيرٍ ﴿٢٢﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve mâ entum bi mu'cizîne fî el ardı ve fî es semâi ve mâ lekum min dûnillâhi (dûni allâhi) min veliyyin ve nasîrin
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve ve
mâ entum siz değilsiniz
bi mu'cizîne aciz bırakan
fî el ardı yeryüzünde
ve ve
ve yoktur, olmaz, değil
fî es semâi semada, gökte
ve ve
mâ lekum sizin yoktur
min dûnillâhi (dûni allâhi) Allah'tan başka
min veliyyin velîniz, dostunuz
ve ve
yoktur, olmaz
nasîrin yardımcı

Ve siz, (Allah’ı) yerde ve gökte aciz bırakacak değilsiniz. Sizin Allah’tan başka velîniz (dostunuz) ve yardımcınız yoktur.

ANKEBÛT SURESİ 22. Ayeti Ömer Nasuhi Bilmen Meali

Ve siz O'nu ne yerde ve ne de gökte aciz bırakıcılar değilsiniz ve sizin için Allah'tan başka bir velî, bir yardımcı da yoktur.

Ömer Nasuhi Bilmen