ANKEBÛT SURESİ 22. Ayeti Süleyman Ateş Meali
Mekke döneminde inmiştir. 69 âyettir. Sûre, adını 41. âyette geçen “el-Ankebût” kelimesinden almıştır. Ankebût, dişi örümcek demektir.
وَمَا أَنتُم بِمُعْجِزِينَ فِي الْأَرْضِ وَلَا فِي السَّمَاء وَمَا لَكُم مِّن دُونِ اللَّهِ مِن وَلِيٍّ وَلَا نَصِيرٍ ﴿٢٢﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
ve
mâ entum
bi mu'cizîne
fî el ardı
ve
lâ
fî es semâi
ve
mâ lekum
min dûnillâhi (dûni allâhi)
min veliyyin
ve
lâ
nasîrin
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve | ve |
mâ entum | siz değilsiniz |
bi mu'cizîne | aciz bırakan |
fî el ardı | yeryüzünde |
ve | ve |
lâ | ve yoktur, olmaz, değil |
fî es semâi | semada, gökte |
ve | ve |
mâ lekum | sizin yoktur |
min dûnillâhi (dûni allâhi) | Allah'tan başka |
min veliyyin | velîniz, dostunuz |
ve | ve |
lâ | yoktur, olmaz |
nasîrin | yardımcı |
Ve siz, (Allah’ı) yerde ve gökte aciz bırakacak değilsiniz. Sizin Allah’tan başka velîniz (dostunuz) ve yardımcınız yoktur.
ANKEBÛT SURESİ 22. Ayeti Süleyman Ateş Meali
Siz, ne yerde, ne de gökte Allâh'(ın yapacağı iş)i engelleyemezsiniz. Sizin Allah'tan başka ne bir koruyucunuz, ne de bir yardımcınız vardır.
Süleyman Ateş