Mekke döneminde inmiştir. 69 âyettir. Sûre, adını 41. âyette geçen “el-Ankebût” kelimesinden almıştır. Ankebût, dişi örümcek demektir.


فَمَا كَانَ جَوَابَ قَوْمِهِ إِلَّا أَن قَالُوا اقْتُلُوهُ أَوْ حَرِّقُوهُ فَأَنجَاهُ اللَّهُ مِنَ النَّارِ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ ﴿٢٤﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

fe mâ kâne cevâbe kavmi-hi illâ en kâlûktulûhu (kâlû uktulû-hu) ev harrıkû-hu fe encâhullâhu (encâhu allâhu) min en nâri inne zâlike le âyâtin li kavmin yu'minûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
fe bunun üzerine, buna rağmen
mâ kâne olmadı
cevâbe cevap
kavmi-hi onun kavmi
illâ ...'den başka
en kâlûktulûhu (kâlû uktulû-hu) "onu öldürün" demek
ev veya
harrıkû-hu onu yakın
fe böylece, bunun üzerine
encâhullâhu (encâhu allâhu) Allah onu kurtardı
min en nâri ateşten
inne muhakkak ki
içinde, de vardır
zâlike bu, işte bu
le âyâtin elbette âyetler, ibretler
li kavmin bir kavim için
yu'minûne mü'min olurlar

Buna rağmen onun kavminin (İbrâhîm (A.S)’a) cevabı: "Onu öldürün veya yakın!" demekten başka bir şey olmadı. Bunun üzerine Allah, onu ateşten kurtardı. Bunda muhakkak ki mü’min kavim için elbette âyetler (ibretler) vardır.

ANKEBÛT SURESİ 24. Ayeti Abdulbaki Gölpınarlı Meali

Kavminin cevâbı, ancak onu öldürün, yahut yakın sözü olmuştu da Allah, onu ateşten kurtarmıştı; şüphe yok ki bunda elbette deliller var inananlara.

Abdulbaki Gölpınarlı