Mekke döneminde inmiştir. 69 âyettir. Sûre, adını 41. âyette geçen “el-Ankebût” kelimesinden almıştır. Ankebût, dişi örümcek demektir.


وَلُوطًا إِذْ قَالَ لِقَوْمِهِ إِنَّكُمْ لَتَأْتُونَ الْفَاحِشَةَ مَا سَبَقَكُم بِهَا مِنْ أَحَدٍ مِّنَ الْعَالَمِينَ ﴿٢٨﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve lûtan iz kâle li kavmi-hi inne-kum le te'tûne el fâhışete sebeka-kum bi-hâ min ehadin min el âlemîne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve ve
lûtan Lut
iz kâle demişti
li kavmi-hi onun kavmine, kendi kavmine
inne-kum muhakkak ki siz
le gerçekten, mutlaka
te'tûne geliyorsunuz
el fâhışete kötülüğe, fahişeliğe
olmadı, yapmadı
sebeka-kum sizden önce geçmiş olanlar
bi-hâ onu
min ...'den
ehadin biri, birisi
min ...'den
el âlemîne âlemler

Ve Lut (A.S), kavmine şöyle demişti: "Muhakkak ki siz, mutlaka sizden önce geçmiş olan âlemlerden hiçbirinin yapmadığı kötülüğe (fahişeliğe) geliyorsunuz."

ANKEBÛT SURESİ 28. Ayeti Ömer Nasuhi Bilmen Meali

Lût'u da (yâd et) o vakit ki, kavmine dedi: «Şüphe yok, siz elbette öyle pek fâhiş bir harekette bulunuyorsunuz ki, sizden evvel âlemlerden hiç bir fert, onu irtikap etmiş değildir.»

Ömer Nasuhi Bilmen