Mekke döneminde inmiştir. 69 âyettir. Sûre, adını 41. âyette geçen “el-Ankebût” kelimesinden almıştır. Ankebût, dişi örümcek demektir.


وَلَمَّا جَاءتْ رُسُلُنَا إِبْرَاهِيمَ بِالْبُشْرَى قَالُوا إِنَّا مُهْلِكُو أَهْلِ هَذِهِ الْقَرْيَةِ إِنَّ أَهْلَهَا كَانُوا ظَالِمِينَ ﴿٣١﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve lemmâ câet rusûlu-nâ ibrâhîme bi el buşrâ kâlû innâ muhlikû ehli hâzihi el karyeti inne ehle-hâ kânû zâlimîne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve lemmâ ve olduğu zaman
câet geldi
rusûlu-nâ bizim resûllerimiz
ibrâhîme İbrâhîm'e
bi el buşrâ müjde ile
kâlû dediler ki
innâ muhakkak ki biz
muhlikû helâk edecek olanlarız
ehli halk
hâzihi bu
el karyeti ülke, karye, belde
inne muhakkak ki
ehle-hâ onun halkı
kânû oldular
zâlimîne zalimler, zulmedenler

Ve Bizim resûllerimiz İbrâhîm’e müjde ile geldikleri zaman, dediler ki: "Muhakkak ki biz, bu ülkenin halkını helâk edeceğiz. Çünkü bu belde halkı zalim oldular."

ANKEBÛT SURESİ 31. Ayeti Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Ve vaktâ ki elçilerimiz İbrahime müjde ile vardılar, haberin olsun dediler: biz bu karyenin ehalisini ihlâk edecekleriz çünkü onun ehalisi hep zalim oldular

Elmalılı Hamdi Yazır