ANKEBÛT SURESİ 34. Ayeti Süleyman Ateş Meali
Mekke döneminde inmiştir. 69 âyettir. Sûre, adını 41. âyette geçen “el-Ankebût” kelimesinden almıştır. Ankebût, dişi örümcek demektir.
إِنَّا مُنزِلُونَ عَلَى أَهْلِ هَذِهِ الْقَرْيَةِ رِجْزًا مِّنَ السَّمَاء بِمَا كَانُوا يَفْسُقُونَ ﴿٣٤﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
innâ
munzilûne
alâ ehli
hâzihi
el karyeti
riczen
min es semâi
bimâ
kânû
yefsukûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
innâ | muhakkak ki biz |
munzilûne | indirecek olanlar |
alâ ehli | halk üzerine |
hâzihi | bu |
el karyeti | belde |
riczen | azap |
min es semâi | semadan |
bimâ | şey sebebiyle |
kânû | oldular |
yefsukûne | fısk yapıyorlar |
Muhakkak ki biz, fısk yapmış oldukları şey (ahlâksızlık) sebebiyle bu beldenin halkı üzerine semadan ricz (azap) indirecek olanlarız.
ANKEBÛT SURESİ 34. Ayeti Süleyman Ateş Meali
"Biz yoldan çıkan şu ülke halkının üstüne gökten bir azâb indireceğiz."
Süleyman Ateş