Mekke döneminde inmiştir. 69 âyettir. Sûre, adını 41. âyette geçen “el-Ankebût” kelimesinden almıştır. Ankebût, dişi örümcek demektir.


إِنَّا مُنزِلُونَ عَلَى أَهْلِ هَذِهِ الْقَرْيَةِ رِجْزًا مِّنَ السَّمَاء بِمَا كَانُوا يَفْسُقُونَ ﴿٣٤﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

innâ munzilûne alâ ehli hâzihi el karyeti riczen min es semâi bimâ kânû yefsukûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
innâ muhakkak ki biz
munzilûne indirecek olanlar
alâ ehli halk üzerine
hâzihi bu
el karyeti belde
riczen azap
min es semâi semadan
bimâ şey sebebiyle
kânû oldular
yefsukûne fısk yapıyorlar

Muhakkak ki biz, fısk yapmış oldukları şey (ahlâksızlık) sebebiyle bu beldenin halkı üzerine semadan ricz (azap) indirecek olanlarız.

ANKEBÛT SURESİ 34. Ayeti Tefhim-ul Kuran Meali

«Şüphesiz biz, fasıklık yapmalarından dolayı, bu ülke halkının üstüne gökten iğrenç bir azab indireceğiz.»

Tefhim-ul Kuran