ANKEBÛT SURESİ 43. Ayeti Suat Yıldırım Meali
Mekke döneminde inmiştir. 69 âyettir. Sûre, adını 41. âyette geçen “el-Ankebût” kelimesinden almıştır. Ankebût, dişi örümcek demektir.
وَتِلْكَ الْأَمْثَالُ نَضْرِبُهَا لِلنَّاسِ وَمَا يَعْقِلُهَا إِلَّا الْعَالِمُونَ ﴿٤٣﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
ve
tilke
el emsâlu
nadribu-hâ
li en nâsi
ve
mâ ya'kılu-hâ
illâ
el âlimûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve | ve |
tilke | işte bu |
el emsâlu | misaller, örnekler |
nadribu-hâ | onu (örnek) veriyoruz |
li en nâsi | insanlar için, insanlara |
ve | ve |
mâ ya'kılu-hâ | onu akıl edemez |
illâ | hariç, ...’den başka |
el âlimûne | alimler |
Ve işte bu örnekleri insanlar için veriyoruz. Ve onu, âlimlerden başkası akıl (idrak) edemez.
ANKEBÛT SURESİ 43. Ayeti Suat Yıldırım Meali
İşte bazı gerçekleri anlatmak için, Biz bu kabil temsiller getiriyoruz, ama bunları, ancak ibret almasını bilenler anlar.
Suat Yıldırım