ANKEBÛT SURESİ 45. Ayeti Harun Yıldırım Meali
Mekke döneminde inmiştir. 69 âyettir. Sûre, adını 41. âyette geçen “el-Ankebût” kelimesinden almıştır. Ankebût, dişi örümcek demektir.
اتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَأَقِمِ الصَّلَاةَ إِنَّ الصَّلَاةَ تَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ وَلَذِكْرُ اللَّهِ أَكْبَرُ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ ﴿٤٥﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
utlu
mâ
ûhıye
ileyke
min
el kitâbi
ve ekımı
es salâte
inne
es salâte
tenhâ
anil fahşâi (an el fahşâi)
ve el munkeri
ve le
zikrullâhi (zikru allâhi)
ekberu
vallâhu (ve allâhu)
ya'lemu
mâ
tasneûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
utlu | oku |
mâ | şey |
ûhıye | vahyedilen |
ileyke | sana |
min | ...'den |
el kitâbi | kitap |
ve ekımı | ve ikame et, yap (kıl) |
es salâte | namaz |
inne | muhakkak ki |
es salâte | namaz |
tenhâ | nehyeder, yasaklar, mani olur, men eder |
anil fahşâi (an el fahşâi) | fuhuştan, kötülükten |
ve el munkeri | ve münker, nekir, kötülük |
ve le | ve elbette, mutlaka |
zikrullâhi (zikru allâhi) | Allah'ın zikri |
ekberu | en büyük |
vallâhu (ve allâhu) | ve Allah |
ya'lemu | bilir |
mâ | şey(ler), ne |
tasneûne | yapıyorsunuz |
Kitaptan sana vahyedilen şeyi oku ve salâtı ikâme et (namazı kıl). Muhakkak ki salât (namaz), fuhuştan ve münkerden nehyeder (men eder). Ve Allah’ı zikretmek mutlaka en büyüktür. Ve Allah, yaptığınız şeyleri bilir.
ANKEBÛT SURESİ 45. Ayeti Harun Yıldırım Meali
(Resûlüm!) Sana vahyedilen Kitab'ı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki, namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah'ı anmak elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir.
Harun Yıldırım