ANKEBÛT SURESİ 48. Ayeti Mustafa İslamoğlu Meali
Mekke döneminde inmiştir. 69 âyettir. Sûre, adını 41. âyette geçen “el-Ankebût” kelimesinden almıştır. Ankebût, dişi örümcek demektir.
وَمَا كُنتَ تَتْلُو مِن قَبْلِهِ مِن كِتَابٍ وَلَا تَخُطُّهُ بِيَمِينِكَ إِذًا لَّارْتَابَ الْمُبْطِلُونَ ﴿٤٨﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
ve mâ kunte
tetlû
min kabli-hi
min kitâbin
ve lâ tehuttu-hu
bi yemîni-ke
izen
lertâbe (le irtâbe)
el mubtılûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve mâ kunte | ve sen olmadın |
tetlû | okuyorsun |
min kabli-hi | ondan önce, bundan önce |
min kitâbin | kitaptan |
ve lâ tehuttu-hu | ve onu yazmıyorsun |
bi yemîni-ke | (sağ) elinle |
izen | öyleyse, o zaman, öyle olsa |
lertâbe (le irtâbe) | mutlaka, elbette şüphe ederler |
el mubtılûne | bâtılda olanlar |
Ve sen, bundan önce kitap okumadın. Ve sen, O’nu elinle de yazmıyorsun. Öyle olsaydı, batılda olanlar (boş konuşanlar) elbette şüphe ederlerdi.
ANKEBÛT SURESİ 48. Ayeti Mustafa İslamoğlu Meali
Hem sen bu (Kur'an)dan önce herhangi bir (kutsal) kitabı okumuş değildin; dahası onu kendi elinle yazıyor da değilsin. Eğer böyle olsaydı insanları kuşkuya düşürürlerdi, gerçeği geçersiz kılmaya yeltenenler.
Mustafa İslamoğlu