Mekke döneminde inmiştir. 69 âyettir. Sûre, adını 41. âyette geçen “el-Ankebût” kelimesinden almıştır. Ankebût, dişi örümcek demektir.


مَن كَانَ يَرْجُو لِقَاء اللَّهِ فَإِنَّ أَجَلَ اللَّهِ لَآتٍ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ ﴿٥﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

men kâne yercû likâe allâhi fe inne ecelallâhi (ecele allahi) le âtin ve huve es semîu el alîmu
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
men kim
kâne oldu
yercû diler
likâe allâhi Allah'a mülâki olmak, Allah'a ulaşmak
fe o zaman, o taktirde
inne muhakkak ki
ecelallâhi (ecele allahi) Allah'ın tayin ettiği zaman, gün
le mutlaka
âtin gelecek
ve huve ve o
es semîu en iyi işiten
el alîmu en iyi bilen

Kim Allah’a mülâki olmayı (hayattayken Allah’a ulaşmayı) dilerse, o taktirde muhakkak ki Allah’ın tayin ettiği zaman mutlaka gelecektir (ruhu mutlaka hayattayken Allah’a ulaşacaktır). Ve O; en iyi işiten, en iyi bilendir.

ANKEBÛT SURESİ 5. Ayeti Hayrat Neşriyat Meali

Kim Allah’a kavuşmayı umuyorsa, artık şübhesiz ki, (bunun için) Allah’ın ta'yîn ettiği vakit mutlaka gelicidir. Çünki O, Semî' (hakkıyla işiten)dir, Alîm (herşeyi bilen)dir.

Hayrat Neşriyat