ANKEBÛT SURESİ 52. Ayeti Suat Yıldırım Meali
Mekke döneminde inmiştir. 69 âyettir. Sûre, adını 41. âyette geçen “el-Ankebût” kelimesinden almıştır. Ankebût, dişi örümcek demektir.
قُلْ كَفَى بِاللَّهِ بَيْنِي وَبَيْنَكُمْ شَهِيدًا يَعْلَمُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَالَّذِينَ آمَنُوا بِالْبَاطِلِ وَكَفَرُوا بِاللَّهِ أُوْلَئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ ﴿٥٢﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
kul
kefâ
billâhi (bi allâhi)
beynî
ve beyne-kum
şehîden
ya'lemu
mâ fî es semâvâti
ve el ardı
ve ellezîne
âmenû
bi el bâtılı
ve keferû
billâhi (bi allâhi)
ulâike
hum el hâsirûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
kul | de ki |
kefâ | kâfi, yeterli |
billâhi (bi allâhi) | Allah'a |
beynî | benim aramda |
ve beyne-kum | ve sizin aranızda |
şehîden | şahit olarak |
ya'lemu | bilir |
mâ fî es semâvâti | göklerde olanı, göklerde ne varsa |
ve el ardı | ve arz, yeryüzü, yer |
ve ellezîne | ve o kimseler |
âmenû | inandılar |
bi el bâtılı | bâtıla |
ve keferû | ve inkâr ettiler |
billâhi (bi allâhi) | Allah'ı |
ulâike | işte onlar |
hum el hâsirûne | hüsrana uğrayanlar, hüsranda olanlar |
De ki: "Sizinle benim aramda şahit olarak Allah, kâfidir. Göklerde ve yerde ne varsa bilir." Batıla inananlar ve Allah’ı inkâr edenler, işte onlar hüsranda olanlardır.
ANKEBÛT SURESİ 52. Ayeti Suat Yıldırım Meali
De ki: "Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde olan her şeyi bilir. Gerçek ortada iken, batıla iman edip Allah’ı inkâr edenler, işte asıl ziyana ve hüsrana uğrayanlar onlar olacaktır."
Suat Yıldırım