Mekke döneminde inmiştir. 69 âyettir. Sûre, adını 41. âyette geçen “el-Ankebût” kelimesinden almıştır. Ankebût, dişi örümcek demektir.


يَا عِبَادِيَ الَّذِينَ آمَنُوا إِنَّ أَرْضِي وَاسِعَةٌ فَإِيَّايَ فَاعْبُدُونِ ﴿٥٦﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ıbâdıy ellezîne âmenû
(ellezîne âmenû)
inne ardî vâsiatun fe iyyâye fe a'budû-ni
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ey!
ıbâdıy benim kullarım
ellezîne onlar
âmenû
(ellezîne âmenû)
âmenû oldular, îmân ettiler
: (âmenû olanlar)
inne muhakkak ki
ardî benim arzım
vâsiatun geniştir
fe artık , öyleyse
iyyâye yalnız bana
fe a'budû-ni bana kul olun

Ey âmenû olan (Bana ulaşmayı dileyen) kullarım, muhakkak ki Benim arzım geniştir. Öyleyse yalnız Bana kul olun!

ANKEBÛT SURESİ 56. Ayeti Ahmet Tekin Meali

Ey iman eden, beni ilâh tanıyan, candan müslümanlar olarak benim şeriatıma bağlanan, bana boyun eğen, saygılı kullarım. Şüphesiz benim arzım, benim ülkem, bana ait olan yeryüzü geniştir. Hicret ederek güç ve gönül birliği yapıp, hürriyetlerinize ve devletinize sahip çıkın. Baskılara boyun eğmeyin, yalnız bana kulluk ve ibadet edin, yalnızca benim şeriatına bağlanın, bana boyun eğin.

Ahmet Tekin