A'RÂF SURESİ 100. Ayeti Seyyid Kutub Meali
Mekke döneminde inmiştir. 163-170. âyetlerin Medine döneminde indiğini söyleyen âlimler de vardır. 206 âyettir. Sûre, adını 46. ve 48. âyetlerde geçen “el-A’râf” kelimesinden almıştır.
أَوَلَمْ يَهْدِ لِلَّذِينَ يَرِثُونَ الأَرْضَ مِن بَعْدِ أَهْلِهَا أَن لَّوْ نَشَاء أَصَبْنَاهُم بِذُنُوبِهِمْ وَنَطْبَعُ عَلَى قُلُوبِهِمْ فَهُمْ لاَ يَسْمَعُونَ ﴿١٠٠﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
e ve lem yehdi
li ellezîne
yerisûne el arda
min ba'di
ehli-hâ
en lev neşâu
esab-nâ-hum
bi zunûbi-him
ve natbeu
alâ kulûbi-him
fe hum
lâ yesmeûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
e ve lem yehdi | ve hidayete erdirmez mi |
li ellezîne | o kimseleri |
yerisûne el arda | yeryüzüne varis olurlar |
min ba'di | ...’den sonra |
ehli-hâ | onun ehli, halkı |
en lev neşâu | eğer dilemiş olsaydık, dileseydik |
esab-nâ-hum | onlara musibet isabet ettirdik, cezalandırdık |
bi zunûbi-him | günahları sebebiyle |
ve natbeu | ve tabederiz, damgalarız, mühürleriz |
alâ kulûbi-him | kalplerinin üzerini |
fe hum | böylece, artık onlar |
lâ yesmeûne | işitmezler (işitemezler) |
Ve de onun (o ülkenin) halkından sonra, yeryüzüne varis olanları hidayete erdirmez mi? Eğer dileseydik günahları sebebiyle onlara (musibetler) isabet ettirirdik. Ve kalplerinin üstünü tabederdik (açılamaz damga vururduk) de artık onlar işitmezlerdi.
A'RÂF SURESİ 100. Ayeti Seyyid Kutub Meali
Üzerinde yaşadıkları toprakları eski yerlilerinden miras alanlar, istesek kendilerini günahları yüzünden musibetlere çarptırabileceğimizi, kalplerini mühürleyebileceğimizi ve kulaklarının işitemez olabileceğini, bu tarihi sürecin ışığında halâ kavrayamadılar mı?
Seyyid Kutub