A'RÂF SURESİ 101. Ayeti Suat Yıldırım Meali
Mekke döneminde inmiştir. 163-170. âyetlerin Medine döneminde indiğini söyleyen âlimler de vardır. 206 âyettir. Sûre, adını 46. ve 48. âyetlerde geçen “el-A’râf” kelimesinden almıştır.
تِلْكَ الْقُرَى نَقُصُّ عَلَيْكَ مِنْ أَنبَآئِهَا وَلَقَدْ جَاءتْهُمْ رُسُلُهُم بِالْبَيِّنَاتِ فَمَا كَانُواْ لِيُؤْمِنُواْ بِمَا كَذَّبُواْ مِن قَبْلُ كَذَلِكَ يَطْبَعُ اللّهُ عَلَىَ قُلُوبِ الْكَافِرِينَ ﴿١٠١﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
tilke el kurâ | ülkeler işte bunlar |
nakussu | anlatıyoruz |
aleyke | sana |
min enbâi-hâ | onların haberlerinden |
ve lekad | ve andolsun ki |
câet-hum | onlara geldi |
rusulu-hum | resûlleri |
bi el beyyinâti | beyineler, belgeler ile, ispat vesikaları ve mucizelerle |
fe mâ kânû | fakat ... olmadılar |
li yu'minû | îmân ederler |
bi mâ kezzebû | yalanladıkları şey sebebiyle |
min kablu | önceden, daha önce |
kezâlike | böylece, işte |
yatbau allâhu | Allah tabeder (açılamaz damga vurur), mühürler |
alâ kulûbi | kalplerinin üzerini |
el kâfirîne | inkâr edenler, kâfirler |
Sana haberlerini anlattığımız (durumlarından bahsettiğimiz) ülkeler işte bunlar. Andolsun ki; onlara, onların resûlleri beyyineler (ispat vesikaları ve mucizelerle) geldi. Artık daha önce tekzip ettikleri (yalanladıkları) şeyden dolayı îmân etmediler. Böylece Allah kâfirlerin kalplerini tabeder.
A'RÂF SURESİ 101. Ayeti Suat Yıldırım Meali
İşte o ülkelerin haberlerinden bir kısmını sana böylece anlatıyoruz. Oraların halklarına peygamberlerimiz açık deliller, mûcizeler getirdiler. Fakat onlar iman etmediler. Çünkü ondan önce tekzip ve inkâr etmeyi âdet haline getirmişlerdi. Allah kâfirlerin kalplerini işte böyle mühürler!
Suat Yıldırım