A'RÂF SURESİ 103. Ayeti Muhammed Esed Meali
Mekke döneminde inmiştir. 163-170. âyetlerin Medine döneminde indiğini söyleyen âlimler de vardır. 206 âyettir. Sûre, adını 46. ve 48. âyetlerde geçen “el-A’râf” kelimesinden almıştır.
ثُمَّ بَعَثْنَا مِن بَعْدِهِم مُّوسَى بِآيَاتِنَا إِلَى فِرْعَوْنَ وَمَلَئِهِ فَظَلَمُواْ بِهَا فَانظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُفْسِدِينَ ﴿١٠٣﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
                                  summe
                
                                  beas-nâ
                
                                  min ba'di-him
                
                                  mûsâ
                
                                  bi âyâti-nâ
                
                                  ilâ fir'avne
                
                                  ve melâi-hi
                
                                  fe zalemû
                
                                  bi-hâ
                
                                  fe unzur
                
                                  keyfe
                
                                  kâne
                
                                  âkıbetu
                
                                  el mufsidîne
                
                                
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
                
                
                  
                  
                
                söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
| Kelime | Türkçe karşılığı | 
|---|---|
| summe | bir zaman sonra | 
| beas-nâ | biz beas ettik, gönderdik | 
| min ba'di-him | onlardan sonra, onların arkasından | 
| mûsâ | Musa (as) | 
| bi âyâti-nâ | âyetlerimiz ile, mucizelerimizle | 
| ilâ fir'avne | firavuna | 
| ve melâi-hi | ve onun önde gelenleri, ileri gelenleri | 
| fe zalemû | fakat zulmettiler | 
| bi-hâ | ona | 
| fe unzur | artık, bundan sonra bak | 
| keyfe | nasıl, ne şekilde | 
| kâne | oldu | 
| âkıbetu | akıbet, son | 
| el mufsidîne | fesat çıkaranlar | 
Bir zaman sonra da, onlardan sonra (onların arkasından), firavuna ve onun (kavminin) ileri gelenlerine Musa (A.S)’ı âyetlerimizle, (mucizelerimizle) gönderdik (görevlendirdik). Fakat ona zulmettiler. Bak fesat çıkaranların akibeti nasıl oldu.
A'RÂF SURESİ 103. Ayeti Muhammed Esed Meali
Ve bu (önceki toplumlardan) sonra Firavunun ve onun soylular çevresine Musayı ayetlerimizle gönderdik; onları inatla reddettiler ve bak, nasıl oldu sonu bu bozguncuların!
Muhammed Esed
 Kuran Mealleri
                    Kuran Mealleri