A'RÂF SURESİ 107. Ayeti Suat Yıldırım Meali
Mekke döneminde inmiştir. 163-170. âyetlerin Medine döneminde indiğini söyleyen âlimler de vardır. 206 âyettir. Sûre, adını 46. ve 48. âyetlerde geçen “el-A’râf” kelimesinden almıştır.
فَأَلْقَى عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ ثُعْبَانٌ مُّبِينٌ ﴿١٠٧﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
fe
elkâ
asâ-hu
fe
izâ
hiye
su'bânun
mubînun
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
fe | böylece, bunun üzerine |
elkâ | attı |
asâ-hu | onun asası, asasını |
fe | böylece, hemen |
izâ | olduğu zaman, öyle olunca |
hiye | o |
su'bânun | yılan, ejderha |
mubînun | apaçık, açıkça |
Bunun üzerine (Musa A.S) asasını atınca o (asa) açıkça bir yılan (ejderha) oldu.
A'RÂF SURESİ 107. Ayeti Suat Yıldırım Meali
(107-108) Bunun üzerine Mûsâ, asasını yere bırakıverdi, bir de ne görsün: o koskoca bir ejderha kesilmiş! Elini sıyırıp çıkardı, bir de ne görsün: Bakan kimseler için parlak mı parlak, ışık saçan bir el haline gelmiş!
Suat Yıldırım