Mekke döneminde inmiştir. 163-170. âyetlerin Medine döneminde indiğini söyleyen âlimler de vardır. 206 âyettir. Sûre, adını 46. ve 48. âyetlerde geçen “el-A’râf” kelimesinden almıştır.


إِنَّ هَؤُلاء مُتَبَّرٌ مَّا هُمْ فِيهِ وَبَاطِلٌ مَّا كَانُواْ يَعْمَلُونَ ﴿١٣٩﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

inne hâulâi mutebberun hum fî-hi ve bâtılun kânû ya'melûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
inne muhakkak ki
hâulâi bunlar
mutebberun helâk olmuş olanlar (helâk olmayı hak etmiş olanlardır), helak olacak olanlardır
şey
hum onlar
fî-hi onun içinde
ve bâtılun ve bâtıldır (boştur)
o şey
kânû oldukları
ya'melûne yapıyorlar

Muhakkak ki; bunlar onların içinde bulundukları şey (dîn sebebiyle) helâk olmuştur. Ve yapmış oldukları şey bâtıldır (boştur).

A'RÂF SURESİ 139. Ayeti Suat Yıldırım Meali

(138-140) İsrailoğullarını denizden geçirdik. Derken yolları, kendilerine mahsus birtakım putlara tapan bir topluluğa uğradı. "Mûsâ!" dediler, "bunların tanrıları olduğu gibi bize de bir tanrı yapıver!" O ise: "Siz" dedi, "gerçekten cahil bir milletsiniz! Çünkü şu imrendiğiniz kimselerin dini yıkılmıştır ve yaptıkları bütün ameller de boşunadır. Hem Allah size bunca lütufta bulunup öteki insanlara üstün kılmış olduğu halde, hiç ben sizin için O’ndan başka bir tanrı arar mıyım?"

Suat Yıldırım