A'RÂF SURESİ 143. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Mekke döneminde inmiştir. 163-170. âyetlerin Medine döneminde indiğini söyleyen âlimler de vardır. 206 âyettir. Sûre, adını 46. ve 48. âyetlerde geçen “el-A’râf” kelimesinden almıştır.
وَلَمَّا جَاء مُوسَى لِمِيقَاتِنَا وَكَلَّمَهُ رَبُّهُ قَالَ رَبِّ أَرِنِي أَنظُرْ إِلَيْكَ قَالَ لَن تَرَانِي وَلَكِنِ انظُرْ إِلَى الْجَبَلِ فَإِنِ اسْتَقَرَّ مَكَانَهُ فَسَوْفَ تَرَانِي فَلَمَّا تَجَلَّى رَبُّهُ لِلْجَبَلِ جَعَلَهُ دَكًّا وَخَرَّ موسَى صَعِقًا فَلَمَّا أَفَاقَ قَالَ سُبْحَانَكَ تُبْتُ إِلَيْكَ وَأَنَاْ أَوَّلُ الْمُؤْمِنِينَ ﴿١٤٣﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve lemmâ | ve olduğu zaman, olunca |
câe mûsâ | Musa (as) geldi |
li mîkâti-nâ | mikâtımıza, belirlediğimiz zamanda |
ve kelleme-hu | ve onunla konuştu |
rabbu-hu | onun Rabbi |
kâle | dedi |
rabbi | Rabbim |
eri-nî | bana göster |
enzur | bakayım |
ileyke | sana |
kâle | dedi |
len terâ-nî | beni asla göremezsin |
ve lâkin unzur | ve fakat bak |
ilâ el cebeli | dağa |
fe in istekarre | o zaman eğer kararlı tutabilirse |
mekâne-hu | mekânını, yerini |
fe | o taktirde |
sevfe terâ-nî | sen beni göreceksin |
fe lemmâ tecellâ | fakat tecelli ettiği zaman |
rabbu-hu | onun Rabbi |
li el cebeli | dağa |
ceale-hu | onu kıldı, yaptı |
dekkan | paramparça, dümdüz |
ve harra mûsâ | ve Musa (as) düştü |
saikân | baygın |
fe lemmâ efaka | sonra ayıldığı zaman |
kâle | dedi |
subhâne-ke | Sen Sübhan'sın, Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim |
tubtu | tövbe ettim |
ve ene | ve ben |
evvelu el mu'minîne | mü'minlerin ilkiyim |
Musa (A.S), tayin ettiğimiz (belirlediğimiz) zamanda gelince, Rabbi onunla konuştu. (Musa A.S) şöyle dedi: “Rabbim, bana (Kendini) göster, Sana bakayım.” (Allahû Tealâ): “Beni asla göremezsin. Ve fakat dağa bak! O, mekânını kararlı tutabilirse (yerinde durabilirse); o zaman sen, Beni görürsün.” buyurdu. Rabbi, dağa tecelli ettiği zaman onu paramparça etti. Musa (A.S), bayılarak yere düştü. Sonra ayıldığı zaman: “Sen Sübhan’sın (Seni tenzih ederim). Sana tövbe ederim. Ben, mü’minlerin ilkiyim.” dedi.
A'RÂF SURESİ 143. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Musa belirlediğimiz vakitte, belirlediğimiz yer olan Sina Dağı'na varınca, Rabbi onunla konuştu. Musa da: “Ey Rabbim! Göster bana kendini de, seni bir göreyim” dedi. Allah: “Beni asla göremezsin; ama yine de istersen, şu dağa bak. O öylece yerinde kalırsa, o zaman beni görebilirsin” dedi. Ve derken Rabbi dağa nuru ile tecelli edince, onu tuzla buz etti. Musa da bayılıp düştü. Uyanıp kendine gelince: “Ne sınırsız bir yücelik seninki, pişmanlık içinde sana sığınıyorum ve bundan böyle daima senden gelen herşeye, inananların ilki olacağım” dedi.
Abdullah Parlıyan