A'RÂF SURESİ 146. Ayeti Ali Ünal Meali
Mekke döneminde inmiştir. 163-170. âyetlerin Medine döneminde indiğini söyleyen âlimler de vardır. 206 âyettir. Sûre, adını 46. ve 48. âyetlerde geçen “el-A’râf” kelimesinden almıştır.
سَأَصْرِفُ عَنْ آيَاتِيَ الَّذِينَ يَتَكَبَّرُونَ فِي الأَرْضِ بِغَيْرِ الْحَقِّ وَإِن يَرَوْاْ كُلَّ آيَةٍ لاَّ يُؤْمِنُواْ بِهَا وَإِن يَرَوْاْ سَبِيلَ الرُّشْدِ لاَ يَتَّخِذُوهُ سَبِيلاً وَإِن يَرَوْاْ سَبِيلَ الْغَيِّ يَتَّخِذُوهُ سَبِيلاً ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ كَذَّبُواْ بِآيَاتِنَا وَكَانُواْ عَنْهَا غَافِلِينَ ﴿١٤٦﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
se asrifu | çevireceğim, uzaklaştıracağım |
an âyâtî | âyetlerimden |
ellezîne | o kimseler |
yetekebberûne | kibirlenirler |
fî el ardı | yeryüzünde |
bi gayri el hakkı | haksız yere |
ve in | ve eğer, ... olsa bile |
yerev | görseler |
kulle | bütün, hepsini |
âyetin | âyet |
lâ yu'minu | inanmazlar |
bi-hâ | ona |
ve in | ve eğer |
yerev | görseler |
sebîle er ruşdi | irşad yolu |
lâ yettehızû-hu | onu edinmezler |
sebîlen | yol |
ve in | ve eğer |
yerev | görseler |
sebile el gayyi | gayy yolu |
yettehızû-hu sebîlen | onu yol edinirler |
zâlike | işte bu |
bi enne-hum | onların, ..... olması sebebiyle |
kezzebû | yalanladılar |
bi âyâti-nâ | âyetlerimizi |
ve kânû | ve oldular |
an-hâ | ondan |
gâfilîne | gâfiller |
Yeryüzünde haksız yere kibirlenen kimseleri, âyetlerimizden çevireceğim. Bütün âyetleri görseler, ona inanmazlar. Eğer rüşd yolunu görseler, onu yol edinmezler. Ve gayy yolunu görseler, onu yol edinirler. Bu; onların, âyetlerimizi yalanlamaları ve ondan gâfil olmaları sebebiyledir.
A'RÂF SURESİ 146. Ayeti Ali Ünal Meali
“Hiç hakları olmadığı, olması da mümkün bulunmadığı halde yeryüzünde büyüklenip çalım satanları âyetlerimden yüz çevirteceğim. Öyle ki onlar, yolumuzun doğruluğuna dair ne kadar iz, işaret ve delil görürlerse görsünler yine de onlara inanmazlar. Olgunluk ve doğruluk yolunu görseler, onu izlenmesi gereken yol olarak benimsemezler; buna karşılık, eğrilik ve taşkınlık yolunu görseler, hemen onu takip edilecek yol olarak benimserler. Böyle yaparlar, çünkü onlar âyetlerimizi baştan ve peşinen yalanlamış olup, onların anlam ve faydalarını idrakten bütün bütün uzaktırlar.
Ali Ünal