A'RÂF SURESİ 150. Ayeti Hasan Basri Çantay Meali
Mekke döneminde inmiştir. 163-170. âyetlerin Medine döneminde indiğini söyleyen âlimler de vardır. 206 âyettir. Sûre, adını 46. ve 48. âyetlerde geçen “el-A’râf” kelimesinden almıştır.
وَلَمَّا رَجَعَ مُوسَى إِلَى قَوْمِهِ غَضْبَانَ أَسِفًا قَالَ بِئْسَمَا خَلَفْتُمُونِي مِن بَعْدِيَ أَعَجِلْتُمْ أَمْرَ رَبِّكُمْ وَأَلْقَى الألْوَاحَ وَأَخَذَ بِرَأْسِ أَخِيهِ يَجُرُّهُ إِلَيْهِ قَالَ ابْنَ أُمَّ إِنَّ الْقَوْمَ اسْتَضْعَفُونِي وَكَادُواْ يَقْتُلُونَنِي فَلاَ تُشْمِتْ بِيَ الأعْدَاء وَلاَ تَجْعَلْنِي مَعَ الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ ﴿١٥٠﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve lemmâ | ve olduğu zaman, olunca |
recea mûsâ | Musa (as) döndü |
ilâ kavmi-hî | kavmine |
gadbâne | öfkeli, kızgın |
esifen | üzüntülü, mahzun |
kâle | dedi |
bi'se mâ | ne kötü |
haleftumû-nî | benim yerime geçtiniz, bana halef oldunuz |
min ba'dî | ...’den sonra |
e aciltum | acele mi ettiniz |
emre rabbi-kum | Rabbinizin emri |
ve elka el elvâha | levhaları bıraktı (attı) |
ve ehaze | ve aldı, tuttu |
bi re'si | başını |
ahî-hi | onun kardeşi, kardeşi |
yecurru-hu | onu çekiyor |
ileyhi | ona, kendisine |
kâle ibne umme | dedi, anne oğlu, annem oğlu |
inne el kavme istad'afû-nî | muhakkak ki bu kavim beni hakir gördü, güçsüz, zayıf buldu |
ve kâdû | ve neredeyse, az kalsın |
yaktulûne-nî | beni öldürüyorlar |
fe lâ tuşmit | artık yüzlerini güldürme, sevindirme |
biyel a'dâe (biye el a'dâe) | benimle o düşmanları |
ve lâ tec'al-nî | ve beni kılma |
mea el kavmi ez zâlimîne | zalim kavimle beraber, birlikte |
Ve Musa (A.S), (Allahû Tealâ’nın huzurundan) üzüntülü ve öfkeli olarak döndüğü zaman (Allahû Tealâ, ona kavminin saptığını söylemişti: Taha-85). Onlara şöyle dedi: “Benden sonra (benim yokluğumda) bana ne kötü halef oldunuz. Rabbinizin emrine acele mi ettiniz (beklemediniz)?” Ve levhaları bıraktı. Kardeşinin başını tuttu. Onu kendine doğru çekiyor(ken), (Harun A.S) şöyle dedi: “Ey annem oğlu! Muhakkak ki; (bu) kavim, beni zayıf (güçsüz) buldu. Neredeyse beni öldürüyorlardı. Artık benimle (bana böyle yaparak), düşmanlarımın yüzlerini güldürme (sevindirme) ve beni, zalim kavim ile beraber kılma.”
A'RÂF SURESİ 150. Ayeti Hasan Basri Çantay Meali
Musa, kavmine öfkeli, kederli döndüğü zaman dedi ki: «Size bırakdığım şu makaamımda arkamdan ne kötü işler yapmışsınız! Rabbinizin emrini (beklemeyib) acele etdiniz ha»? (Tevrat) levhaları (nı) bırakıverib kardeşinin başından tutdu, onu kendine doğru çekiyordu. (Harun) «Anam oğlu», dedi, bu kavm (bu adamlar) beni cidden zaîf gördüler (hırpaladılar). Az kaldı ki beni öldüreceklerdi. Sen de bana düşmanları sevindirecek hareketde bulunma böyle. Beni zâlimler gürûhiyle beraber, tutma».
Hasan Basri Çantay