A'RÂF SURESİ 155. Ayeti Ahmed Hulusi Meali
Mekke döneminde inmiştir. 163-170. âyetlerin Medine döneminde indiğini söyleyen âlimler de vardır. 206 âyettir. Sûre, adını 46. ve 48. âyetlerde geçen “el-A’râf” kelimesinden almıştır.
وَاخْتَارَ مُوسَى قَوْمَهُ سَبْعِينَ رَجُلاً لِّمِيقَاتِنَا فَلَمَّا أَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ قَالَ رَبِّ لَوْ شِئْتَ أَهْلَكْتَهُم مِّن قَبْلُ وَإِيَّايَ أَتُهْلِكُنَا بِمَا فَعَلَ السُّفَهَاء مِنَّا إِنْ هِيَ إِلاَّ فِتْنَتُكَ تُضِلُّ بِهَا مَن تَشَاء وَتَهْدِي مَن تَشَاء أَنتَ وَلِيُّنَا فَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا وَأَنتَ خَيْرُ الْغَافِرِينَ ﴿١٥٥﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
vahtâra (ve ahtâra) | ve seçti |
mûsâ | Musa (as) |
kavme-hu | onun kavmi |
seb'îne | 70 |
raculen | adam |
li mîkâti-nâ | belirlediğimiz vakit için (buluşma zamanımız) |
fe lemmâ | fakat ... olunca |
ehazet-hum er recfetu | onları şiddetli bir sarsıntı aldı, yakaladı |
kâle | dedi |
rabbi | Rabbim |
lev şi'te | eğer, şayet sen dileseydin, isteseydin |
ehlekte-hum | onları helâk ettin |
min kablu | önceden, daha önce |
ve iyyâye | ve beni |
e tuhliku-nâ | bizi helâk mı edeceksin (biz senin tarafından helâk mı edileceğiz) |
bi-mâ | sebebiyle, dolayısıyla, dolayı |
feala es sufehâu | sefihlerin, akılsızların yaptıkları |
min-nâ | bizden, içimizden |
in hiye illâ | o sadece, ancak |
fitnetu-ke | senin imtihanın |
tudıllu | dalâlette bırakırsın |
bi-hâ | onun ile |
men teşâu | dilediğin kimse, dilediğini |
ve tehdî | ve hidayete erdirirsin |
men teşâu | dilediğin kimse, dilediğini |
ente | sen |
veliyyu-nâ | bizim velîmizsin, dostumuzsun |
fagfir lenâ (fe ıgfir lenâ) | artık bize mağfiret et |
verhamnâ (ve ırham-nâ) | ve bize merhamet et |
ve ente | ve sen |
hayru el gâfirîne | mağfiret edenlerin en hayırlısısın |
Ve Musa (A.S), Bizim belirlediğimiz buluşma zamanımız için kavminden yetmiş adam seçti. Onları, şiddetli bir sarsıntı yakalayınca şöyle dedi: “Rabbim, şâyet dileseydin daha önce onları ve beni helâk ederdin. İçimizden sefihlerin yaptıklarından dolayı, bizi helâk mı edeceksin? O ancak Senin bir imtihanındır. Onunla dilediğini dalâlette bırakırsın ve dilediğini hidayete erdirirsin. Sen, bizim dostumuzsun. Artık bizi mağfiret et ve bize rahmet (merhamet) et. Sen, mağfiret edenlerin en hayırlısısın.”
A'RÂF SURESİ 155. Ayeti Ahmed Hulusi Meali
Musa, tövbe etmeleri için kararlaştırılan yere gelmek üzere, halkından yetmiş adam seçti. . . Ne zaman ki orada onları şiddetli sarsıntı yakaladı, (Musa şöyle) dedi: "Rabbim. . . Eğer dileseydin (hakikati örtme suçundan dolayı) onları da beni de daha önce helâk ederdin! Aramızdaki anlayışı kıtların yaptığı yüzünden bizi helâk mi edeceksin? O ancak, senin bir fitnendir; kimi dilersen onunla saptırır ve kimi dilersen hidâyet edersin. . . Sen Veliyy'mizsin; bizi mağfiret et ve bize rahmet kıl. . . Sen Ğâfir'lerin (bağışlayanların) en hayırlısısın. "
Ahmed Hulusi