Mekke döneminde inmiştir. 163-170. âyetlerin Medine döneminde indiğini söyleyen âlimler de vardır. 206 âyettir. Sûre, adını 46. ve 48. âyetlerde geçen “el-A’râf” kelimesinden almıştır.


وَقَطَّعْنَاهُمُ اثْنَتَيْ عَشْرَةَ أَسْبَاطًا أُمَمًا وَأَوْحَيْنَا إِلَى مُوسَى إِذِ اسْتَسْقَاهُ قَوْمُهُ أَنِ اضْرِب بِّعَصَاكَ الْحَجَرَ فَانبَجَسَتْ مِنْهُ اثْنَتَا عَشْرَةَ عَيْنًا قَدْ عَلِمَ كُلُّ أُنَاسٍ مَّشْرَبَهُمْ وَظَلَّلْنَا عَلَيْهِمُ الْغَمَامَ وَأَنزَلْنَا عَلَيْهِمُ الْمَنَّ وَالسَّلْوَى كُلُواْ مِن طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ وَمَا ظَلَمُونَا وَلَكِن كَانُواْ أَنفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ ﴿١٦٠﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

katta'nâ-hum isnetey aşrate esbâtan umemen ve evhay-nâ ilâ mûsâ iz isteskâ-hu kavmu-hu en ıdrıb bi asâ-ke el hacer fe inbeceset min-hu isnetâ aşrate aynen kad alime kullu unâsin meşrabe-hum ve zallelnâ aleyhim el gamame ve enzelnâ aleyhim el menne ve es selvâ kulû min tayyibâti mâ razaknâ-kum ve mâ zâlemû-nâ ve lâkin kânû enfuse-hum yazlimûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
katta'nâ-hum ve biz onları ayırdık
isnetey aşrate on iki
esbâtan sıbt’lar, sıbt nesil, kol, grup
umemen topluluk, ümmet
ve evhay-nâ ve biz vahyettik
ilâ mûsâ Musa (as)'a
iz isteskâ-hu ondan su istediği zaman
kavmu-hu onun kavmi
en ıdrıb (vurmak) vurması
bi asâ-ke senin asan ile (asası ile)
el hacer taş
fe inbeceset hemen fışkırdı
min-hu ondan
isnetâ aşrate on iki
aynen pınar
kad oldu
alime bildi
kullu unâsin bütün insanlar, her grup insan
meşrabe-hum onların (kendilerinin) içeceği yer
ve zallelnâ ve biz gölgeledik
aleyhim onların üzerini
el gamame bulut
ve enzelnâ ve indirdik
aleyhim el menne onlara kudret helvası
ve es selvâ ve bıldırcın
kulû yeyin
min tayyibâti helâl olanlardan
mâ razaknâ-kum sizi rızıklandırdığımız şeyler
ve mâ zâlemû-nâ ve bize zulmetmediler
ve lâkin ve fakat
kânû oldular, ... idi
enfuse-hum kendi nefslerine (kendilerine)
yazlimûne zulmediyorlar

Ve onları ümmet olarak on iki sıbt’a ayırdık. Kavmi ondan su istediği zaman, Musa (A.S)’a asasını taşa vurmasını vahyettik. Hemen ondan on iki pınar fışkırdı. Her grup insan, içeceği yeri bildi. Ve onların üzerini bulutla gölgeledik. Ve onlara, kudret helvası ve bıldırcın indirdik. Sizi rızıklandırdığımız helâl şeylerden yeyin! Ve (onlar), Bize zulmetmediler, fakat kendi nefslerine zulmettiler.

A'RÂF SURESİ 160. Ayeti Ali Bulaç Meali

Biz onları (İsrailoğullarını) ayrı ayrı oymaklar olarak on iki topluluk (ümmet) olarak ayırdık. Kavmi kendisinden su istediğinde Musa'ya: "Asan'la taşa vur" diye vahyettik. Ondan on iki pınar sızıp fışkırdı; böylece her bir insan topluluğu su içeceği yeri öğrenmiş oldu. Üzerlerine bulutla gölge çektik ve onlara kudret helvası ile bıldırcın indirdik. (Sonra da şöyle dedik:) "Size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin." Onlar bize zulmetmedi, ancak kendi nefislerine zulmediyorlardı.

Ali Bulaç