A'RÂF SURESİ 164. Ayeti
Mekke döneminde inmiştir. 163-170. âyetlerin Medine döneminde indiğini söyleyen âlimler de vardır. 206 âyettir. Sûre, adını 46. ve 48. âyetlerde geçen “el-A’râf” kelimesinden almıştır.
وَإِذَ قَالَتْ أُمَّةٌ مِّنْهُمْ لِمَ تَعِظُونَ قَوْمًا اللّهُ مُهْلِكُهُمْ أَوْ مُعَذِّبُهُمْ عَذَابًا شَدِيدًا قَالُواْ مَعْذِرَةً إِلَى رَبِّكُمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ ﴿١٦٤﴾
A'RÂF SURESİ 164. Ayetinin Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve iz kâlet | ve dediği zaman |
ummetun | bir ümmet, topluluk |
min-hum | onlardan |
lime | niçin |
teizûne | öğüt veriyorsunuz |
kavmen | bir kavme |
allâhu muhliku-hum | Allah'ın onları (kendilerini) helâk edeceği kimseler |
ev | veya, ya da |
muazzibu-hum | onlara (kendilerine) azab edeceği kimseler |
azâben şedîdâ | şiddetli bir azap |
kâlû | dediler |
ma'ziraten | bir mazeret olsun, bir özür olsun |
ilâ rabbi-kum | Rabbinize |
ve lealle-hum | ve umulur ki böylece onlar |
yettekûne | takva sahibi olurlar |
Ve onlardan bir ümmet: “Allah’ın helâk edeceği (yok edeceği) veya şiddetli bir azapla azap edeceği bir kavme niçin öğüt veriyorsunuz?” dedikleri zaman şöyle dediler: “Rabbinize bir özür olsun ve böylece (bu öğütle) takva sahibi olurlar.” diye.
A'RÂF SURESİ 164. Ayeti Karşılaştırmalı Mealleri
Hani onlardan bir topluluk demişti ki: “Siz, Allah’ın helâk edeceği veya şiddetli bir azaba uğratacağı bir kavme ne diye (boş yere) öğüt veriyorsunuz?” Onlar da, “Rabbinize bir mazeret beyan etmek için, bir de belki Allah’a karşı gelmekten sakınırlar diye (öğüt veriyoruz)” demişlerdi.
Diyanet İşleri
Hani onlardan bir topluluk, Allah'ın helâk edeceği, yahut da şiddetle azaplandıracağı bir kavme ne diye öğüt verirsiniz demişti de öğüt verenler, Rabbinize karşı bir özür serdedebilelim ve belki de sakınırlar ümidiyle demişlerdi.
Abdulbaki Gölpınarlı
İçlerinden bir topluluk: "Allah'ın helâk edeceği yahut şiddetli bir şekilde azap edeceği bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz?" dedi. (Öğüt verenler) dediler ki: Rabbinize mazeret beyan edelim diye bir de sakınırlar ümidiyle (öğüt veriyoruz).
Adem Uğur
Hani onlardan bir ümmet şöyle dedi: "Allâh'ın kendilerini helâk edeceği yahut şiddetli bir azapla azaplandıracağı bir kavme niçin öğüt veriyorsunuz?". . . Dediler ki: "Rabbiniz indînde mesûliyetimiz kalksın diye; ayrıca belki onlar da korunurlar (diye). "
Ahmed Hulusi
İçlerinden tutkun, yetişmiş bir cemaat:
Ahmet Tekin
'Allah’ın helâk edeceği, yahut şiddetli bir şekilde azap edeceği bir kavme, ne diye öğüt veriyor, sorumluluk uyarısında bulunuyorsunuz?' dedi. Öğüt verenler, uyaranlar:
'İlerde, Rabbinize verilebilecek bir cevabımız olsun, bir de, belki Allah’a sığınıp, emirlerine yapışırlar, günahlardan arınıp, azaptan korunurlar, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranırlar, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olurlar diye öğüt verip uyarıyoruz' dediler.
İçlerinden bir topluluk: 'Allah'ın kendilerini helak edeceği yahut şiddetli bir şekilde azaba çarptıracağı bir topluluğa neden öğüt veriyorsunuz?' dediklerinde (öğüt verenler): 'Rabbinize karşı bir mazeretimizin olması için ve belki sakınırlar diye!' dediler.
Ahmet Varol
Onlardan bir topluluk: "Allah'ın kendilerini helak etmek veya şiddetli bir azaba uğratmak istediği bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz?" dediğinde "Rabbinize karşı bir özür için ve bir ihtimal sakınabilirler, diye" dediler.
Ali Bulaç
İçlerinden bir ümmet: “- Niçin Allah’ın helâk edeceği veya şiddetli bir azâbla azâblandıracağı bir kavme nasihat ediyorsunuz?” dediği vakit, o öğüdü verenler şöyle dediler: “- Bizim nasihatımız, Rabbinizin yasağını (cumartesi balık avlamamayı) beyan etmek üzerimize vâcip olmakla, Allah katında ma’zûr tutulmamız içindir. Gerek ki, (avdan) sakınırlar.”
Ali Fikri Yavuz
Aralarindan bir topluluk: «Allah'in yok edecegi veya siddetli azaba ugratacagi bir millete nicin ogut veriyorsunuz?» dediler. Ogut verenler: «Rabbinize, hic degilse bir ozur beyan edebilmemiz icindir, belki Allah'a karsi gelmekten sakinirlar» dediler.
Bekir Sadak
İçlerinden bir topluluk, «Allah'ın yok edeceği veya şiddetli bir azâb ile azâblandıracağı bir kavme neden öğüt veriyorsunuz ?» demişlerdi de, onlar da : «Rabbımıza bir özür (beyan edelim) ve bir de belki Allah'tan korkup kötülüklerden sakınırlar diye (öğüt verme ihtiyacını duyuyoruz), cevabında bulunmuşlardı.
Celal Yıldırım
Aralarından bir topluluk: 'Allah'ın yok edeceği veya şiddetli azaba uğratacağı bir millete niçin öğüt veriyorsunuz?' dediler. Öğüt verenler: 'Rabbinize, hiç değilse bir özür beyan edebilmemiz içindir, belki Allah'a karşı gelmekten sakınırlar' dediler.
Diyanet İşleri (eski)
İçlerinden bir topluluk: «Allah'ın helâk edeceği yahut şiddetli bir şekilde azap edeceği bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz?» dedi. (Öğüt verenler) dediler ki: Rabbinize mazeret beyan edelim diye bir de sakınırlar ümidiyle (öğüt veriyoruz).
Diyanet Vakfi
İçlerinden bir topluluk: 'ALLAH'ın helak edeceği veya çetin bir biçimde azaplandıracağı bir halka ne diye öğüt veriyorsunuz,' dedi. Dediler ki: 'Rabbinizden özür dileyin,' belki dinleyip kurtulurlar.
Edip Yüksel
Ve içlerinden bir ümmed niçin Allahın helâk edeceği veya şiddetli bir azâb ile ta'zib eyliyeceği bir kavme va'z ediyorsunuz dediği vakit o va'ızlar dediler ki: rabbınıza i'tizar edebileceğimiz bir ma'ziret olmak için, bir de ne bilirsiniz belki Allahtan korkar sakınırlar
Elmalılı Hamdi Yazır
Ve içlerinden bir topluluk: «Ne diye Allah'ın helak edeceği veya çetin bir azapla cezalandıracağı bir kavme nasihat veriyorsunuz?» dediği vakit onlar dediler ki: «Rabbiniz tarafından mazur sayılmamız için, bir de bakarsınız belki Allah'tan korkar sakınırlar diye.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş)
İçlerinden bir topluluk, «Allah'ın helâk edeceği, ya da çetin bir azapla cezalandıracağı bir kavme ne diye nasihat ediyorsunuz» dediği vakit, o uyarıda bulunanlar dediler ki; «Rabbiniz tarafından mazur görülmemiz için, bir de belki günahlardan sakınırlar diye.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)
Hani o kasabalılardan bir grup «Allah'a yokedeceği ya da ağır bir azaba çarptıracağı bir topluma ne diye öğüt veriyorsunuz» dedi de öğüt verenler «Rabbinize karşı haklı bir mazeretimiz olsun ve ola ki kötülükten sakınırlar» dediler.
Seyyid Kutub
İçlerinden bir ümmet: "Tanrı'nın kendilerini helak etmek veya şiddetli bir azaba uğratmak istediği bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz?" dediğinde "Rabbinize karşı bir özür için veya bir ihtimal sakınabilirler diye" dediler.
Gültekin Onan
Hani içlerinden bir ümmet: «Allahın kendilerini (dünyâda) helak edeceği veya (âhiretde) çetin bir azâb ile cezalandıracağı bir kavme ne diye öğüd veriyorsunuz?» dediği zaman onlar (o va'z edenler) de: «Rabbinize özür (dilemiye yüzümüz olsun) için. Umulur ki sakınırlar» demişlerdi.
Hasan Basri Çantay
Hani içlerinden bir cemâatte: 'Allah’ın kendilerini helâk edici olduğu veya şiddetli bir azâb ile onları cezâlandırıcı olduğu bir kavme ne diye nasîhat ediyorsunuz?' demişti. (Nasîhat edenler ise:) 'Rabbinize bir ma'zeret (beyân etmek) için, bir de umulur ki(günah işlemekten) sakınırlar diye (nasîhat ediyoruz)!' dediler.
Hayrat Neşriyat
Hani, içlerinden bir topluluk demişti ki: Allah'ın kendilerini helak edeceği veya çetin bir azab ile cezalandıracağı bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz? Onlar da: Rabbınıza karşı mazeret olsun ve belki sakınırlar diye, demişlerdi.
İbni Kesir
Ve ne zaman onların içinden bazıları, (Sebt günü bozguncularını durdurmaya çalışan kimselere): "Allahın zaten ortadan kaldırmak yahut (en azından) zorlu bir azapla cezalandırmak üzere olduğu bir topluluğa ne diye öğüt veriyorsunuz" diye sorduklarında, bu erdemli kişiler şöyle cevap verdiler: "Rabbinizin katında sorumlu olmayalım diye; ve (bir de, bu bozguncular) belki böylece Allaha karşı sorumluluk bilincine erişirler diye!"
Muhammed Esed
Ve hani onlardan bir cemaat de dedi ki: «Allah Teâlâ'nın kendilerini helâk edeceği ve şiddetli bir azap ile muazzep kılacağı bir gürûha ne için nasihatta bulunuyorsunuz?» Dediler ki: «Rabbinize karşı itizarda bulunmak için.» Ve umulur ki, ittikada bulunurlar.
Ömer Nasuhi Bilmen
İçlerinden bir topluluk: “Allah'ın helâk edeceği veya şiddetli bir azap ile cezalandıracağı bir topluluğa ne diye öğüt veriyorsunuz?” dediler. Onlar da: “Rabbinize karşı mazeret beyan etmek için, bir de belki Allah'tan korkarlar diye. ” cevabını verdiler.
Ömer Öngüt
Onlardan bir topluluk şöyle diyordu: -Allah’ın helak edeceği ve şiddetli bir ceza ile cezalandıracağı topluma niye öğüt veriyorsunuz? -Rabbinize karşı bir mazeret olsun ve belki sakınırlar! diye cevap verdiler..
Şaban Piriş
Hani onlardan bir cemaat: "Allah’ın yerle bir edeceği veya şiddetli bir felaket göndereceği şu gürûha ne diye boşuna öğüt verip duruyorsunuz?" demişti. O salih kişiler de: "Rabbinize mazeret arz edebilmek için! Bir de ne bilirsiniz, olur ki Allah’a karşı gelmekten nihayet sakınırlar ümidiyle öğüt veriyoruz." diye cevap verdiler.
Suat Yıldırım
İçlerinden bir topluluk: "Allâh'ın helâk edeceği, yahut şiddetli bir şekilde azâbedeceği bir kavme artık ne diye öğüt veriyorsunuz?" dedi. Dediler ki: "Rabbinize ma'zeret (beyan edebilmek) için, bir de belki korunurlar diye (öğüt veriyoruz)."
Süleyman Ateş
Onlardan bir topluluk: «Allah'ın kendilerini yıkıma uğratmak veya şiddetli bir azaba uğratmak istediği bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz?» dediğinde «Rabbinize karşı bir özür için ve bir ihtimal sakınabilirler, diye» dediler.
Tefhim-ul Kuran
İçlerinden bir topluluk, onları sakındırmaya çalışanlara, 'Allah'ın helâk edeceği veya şiddetli bir azapla cezalandıracağı bir kavme niçin öğüt verip duruyorsunuz?' dediklerinde, onlar dediler ki: 'Rabbimize karşı bir özür olsun diye. Bakarsınız, onlar da Allah'a karşı gelmekten sakınırlar.'
Ümit Şimşek
İçlerinden bir topluluk şöyle dedi: "Allah'ın helak edeceği yahut şiddetli bir azapla azaplandıracağı bir topluma ne diye öğüt verip duruyorsunuz? Dediler ki: "Rabbinize karşı bir mazeret olsun diye ve bir de korunup sakınırlar ümidiyle."
Yaşar Nuri Öztürk
Ve ne zaman içlerinden bir topluluk: “Allah'ın zaten ortadan kaldırmak, yahut en azından zorlu bir azapla cezalandırmak üzere olduğu bir topluluğa ne diye öğüt veriyorsunuz?” dediler. Diğerleri de şöyle cevap verdiler: “Rabbimizin katında sorumlu olmayalım diye ve bir de bu bozguncular, belki böylece yollarını, Allah'ın kitabıyla bulurlar diye.”
Abdullah Parlıyan
İçlerinden bir grup, “Allah'ın helâk edeceği, yahut şiddetli bir azapla cezalandıracağı bir topluma ne diye öğüt verip duruyorsunuz?” deyince onlar, “Rabbimize karşı bir mazeret olsun diye ve bir de sakınırlar ümidiyle” şeklinde cevap verdiler.
Bayraktar Bayraklı
Onlardan bir topluluk: “Allah'ın (yaptıkları yüzünden) kendilerini helak etmek veya şiddetli bir azaba uğratmak istediği bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz?” dedi. (Öğüt verenler de) dediler ki: “Rabbinizin katında sorumlu olmayalım ve (bu bozguncular) belki böylece Allah'a karşı sorumluluk bilincine erişirler diye” (öğüt veriyoruz).
Cemal Külünkoğlu
Aralarından bir topluluk, “Allah'ın yok edeceği veya şiddetli azaba uğratacağı bir topluluğa niçin öğüt veriyorsunuz?” dediler. Öğüt verenler, “Rabbinize karşı bir özür (kalmaması) için ve belki de sakınırlar diye (öğüt veriyoruz)” dediler.
Kadri Çelik
İçlerinde bazıları, diğerlerini yaptıklarından vazgeçirmeye çalışanlara, “Belli ki Allah’ın helâk edeceği veya çok şiddetli bir şekilde cezalandıracağı bir topluluğa ne diye öğüt verip duruyorsunuz?” diyor, onlar da, “Hem Rabbinize karşı (ma’rufu yayıp münkere mani olma sorumluluğumuz açısından) bir mazeretimiz olsun, hem de bir de bakarsınız gittikleri yolun neticesini görüp, Allah’a bu ölçüde karşı gelmekten sakınırlar diye!” şeklinde cevap veriyorlardı.
Ali Ünal
Onlardan bir topluluk: “Allah’ın kendilerini helak edeceği ya da şiddetli bir azap ile uğratacağı bir topluluğa ne diye öğüt veriyorsunuz?”dedikleri zaman onlar: “Rabbinize karşı bir mazeret olur ve belki onlar sakınırlar.” demişlerdi.
Harun Yıldırım
Ne zaman ki onlardan bir topluluk (söz konusu sapkınlara karşı çıkanlara), "Niçin Allah'ın (bu dünyada) helak edeceği, veya (ahirette) şiddetli bir azaba uğratacağı birilerine öğüt verip duruyorsunuz ki?" dediklerinde, onlar şu cevabı verdiler: "Rabbinizin katında sorumlu olmayalım diye; bir de, belki sorumluluklarını hatırlarlar umuduyla!"
Mustafa İslamoğlu
Içlerinden bir topluluk dedi ki: “Allah’ın kendilerini helâk edeceği ya da şiddetli bir azapla kendilerine azap edeceği bir kavme, niçin öğüt veriyorsunuz ki?” (diye sorduklarında, bu erdemli kişiler) şöyle cevap verdiler: “Rabbinizin katında bir mazeret/sorumluluğumuz kalksın için ve bir de belki sakınıp korunurlar diye.”
Sadık Türkmen
Onlardan bir topluluk “Allah'ın helak edeceği veya şiddetli bir şekilde azaplandıracağı bir topluluğa niçin öğüt veriyorsunuz” dediler. Onlarda “Rabbinize karşı (uyarı yapıldığına dair) bir mazeret olsun ki, belki sakınırlar” dediler.
İlyas Yorulmaz
Ve onlardan bir ümmet: “Allah’ın helâk edeceği (yok edeceği) veya şiddetli bir azapla azap edeceği bir kavme niçin öğüt veriyorsunuz?” dedikleri zaman şöyle dediler: “Rabbinize bir özür olsun ve böylece (bu öğütle) takva sahibi olurlar.” diye.
İmam İskender Ali Mihr