A'RÂF SURESİ 192. Ayeti Suat Yıldırım Meali
Mekke döneminde inmiştir. 163-170. âyetlerin Medine döneminde indiğini söyleyen âlimler de vardır. 206 âyettir. Sûre, adını 46. ve 48. âyetlerde geçen “el-A’râf” kelimesinden almıştır.
وَلاَ يَسْتَطِيعُونَ لَهُمْ نَصْرًا وَلاَ أَنفُسَهُمْ يَنصُرُونَ ﴿١٩٢﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
ve lâ yestetîûne
lehum
nasran
ve lâ
enfuse-hum
yansurûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve lâ yestetîûne | ve güç yetiremezler |
lehum | onlara |
nasran | bir yardım |
ve lâ | ve olmaz |
enfuse-hum | onlar nefslerine (kendilerine) |
yansurûne | yardım ederler |
Ve onlara bir yardıma güç yetiremezler. Ve onlar kendilerine (de) yardım edemezler.
A'RÂF SURESİ 192. Ayeti Suat Yıldırım Meali
(191-193) O’na hiç bir şey yaratmaya güç yetiremeyen, zaten kendileri de yaratılıp duran mahlûkları mı eş ortak sayıyorlar? Halbuki o şerikler, kendilerini putlaştıranların imdadına yetişemezler. Hatta onlar kendi nefislerine bile yardım sağlayamazlar. Şayet siz onları doğru yola çağıracak olursanız size uymazlar. O müşrikleri siz ha hakka çağırmışsınız, ha susmuşsunuz, size karşı onların durumu aynıdır.
Suat Yıldırım