A'RÂF SURESİ 27. Ayeti Sadık Türkmen Meali
Mekke döneminde inmiştir. 163-170. âyetlerin Medine döneminde indiğini söyleyen âlimler de vardır. 206 âyettir. Sûre, adını 46. ve 48. âyetlerde geçen “el-A’râf” kelimesinden almıştır.
يَا بَنِي آدَمَ لاَ يَفْتِنَنَّكُمُ الشَّيْطَانُ كَمَا أَخْرَجَ أَبَوَيْكُم مِّنَ الْجَنَّةِ يَنزِعُ عَنْهُمَا لِبَاسَهُمَا لِيُرِيَهُمَا سَوْءَاتِهِمَا إِنَّهُ يَرَاكُمْ هُوَ وَقَبِيلُهُ مِنْ حَيْثُ لاَ تَرَوْنَهُمْ إِنَّا جَعَلْنَا الشَّيَاطِينَ أَوْلِيَاء لِلَّذِينَ لاَ يُؤْمِنُونَ ﴿٢٧﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
yâ benî âdeme | ey Âdemoğulları |
lâ yeftine-enne-kum | sizi sakın fitneye düşürmesin, şaşırtmasın |
eş şeytânu | şeytan |
kemâ ahrace | çıkardığı gibi |
ebevey-kum | sizin anne ve babanızı |
min el cenneti | cennetten |
yenziu | çıkarır, soyar |
an-humâ | ikisinden, onlardan |
libâse-humâ | ikisinin elbiselerini |
li yuriye-humâ | ikisine göstermek için, onlara görünmesi için |
sev'âti-himâ | ikisinin, onların ayıp yerlerini |
inne-hu | muhakkak ki o |
yerâ-kum | sizleri görür |
huve ve | o ve |
kabîlu-hu | onun kabilesi, onun topluluğu |
min haysu | herhangibir yerden |
lâ terevne-hum | onları göremezsiniz |
innâ | muhakkak ki biz |
cealnâ eş şeyâtîne | şeytanları kıldık |
evliyâe | evliya, dostlar |
li ellezîne | o kimselere |
lâ yu'minûne | inanmazlar, (mü'min olmayanlar) |
Ey Âdemoğulları! Şeytan, sizin ebeveyninizi (anne ve babanızı), onların ayıp yerlerinin görünmesi için elbiselerini soyarak, cennetten çıkardığı gibi sakın sizleri de fitneye düşürmesin. Muhakkak ki; o ve onun kabilesi (topluluğu), sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Muhakkak ki; Biz şeytanları mü’min olmayanlara dost kıldık.
A'RÂF SURESİ 27. Ayeti Sadık Türkmen Meali
Ey âdemoğulları (ve kızları!) Sakın şeytan sizi fitneye düşürmesin/yoldan çıkartmasın; atalarınızın cennetten çıkarılmalarına yol açtığı gibi, sizi de fitneye düşürmesin/yoldan çıkartmasın: Onlar konulan sınırı aştıklarında/yasağa uymadıklarında, takva örtülerinden yoksun bırakılıp ortada kalıvermişlerdi. O ve kabilesi, onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Evet Biz şeytanları, inanmayanların velileri/dostları yaptık.”
Sadık Türkmen