Mekke döneminde inmiştir. 163-170. âyetlerin Medine döneminde indiğini söyleyen âlimler de vardır. 206 âyettir. Sûre, adını 46. ve 48. âyetlerde geçen “el-A’râf” kelimesinden almıştır.


فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَى عَلَى اللّهِ كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِآيَاتِهِ أُوْلَئِكَ يَنَالُهُمْ نَصِيبُهُم مِّنَ الْكِتَابِ حَتَّى إِذَا جَاءتْهُمْ رُسُلُنَا يَتَوَفَّوْنَهُمْ قَالُواْ أَيْنَ مَا كُنتُمْ تَدْعُونَ مِن دُونِ اللّهِ قَالُواْ ضَلُّواْ عَنَّا وَشَهِدُواْ عَلَى أَنفُسِهِمْ أَنَّهُمْ كَانُواْ كَافِرِينَ ﴿٣٧﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

fe men azlemu mimmen ifterâ alâ allâhi keziben ev kezzebe bi âyâti-hi ulâike yenâlu-hum nasîbu-hum min el kitâbi hattâ izâ câet-hum rusulu-nâ yeteveffevne-hum kâlû eyne mâ kuntum ted'ûne min dûnillâhi kâlû dallû an-nâ ve şehidû alâ enfusi-him enne-hum kânû kâfirîne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
fe o zaman, öyleyse
men azlemu kim daha zalim
mimmen ifterâ iftira eden kimseden
alâ allâhi Allah'a
keziben yalan olarak, yalanla
ev veya
kezzebe yalanladı
bi âyâti-hi onun âyetlerini
ulâike işte onlar
yenâlu-hum onlara nail olur, erişir, ulaşır
nasîbu-hum onların nasipleri, payları
min el kitâbi kitaptan
hattâ sonunda, olunca
izâ câet-hum onlara geldiği zaman
rusulu-nâ resûllerimiz, elçilerimiz
yeteveffevne-hum onların vefat ettirir
kâlû dediler
eyne nerede
mâ kuntum ted'ûne ibadet ettiğiniz, dua ettiğiniz şeyler
min dûnillâhi Allah'tan başka
kâlû dediler
dallû saptılar (gittiler)
an-nâ bizden
ve şehidû ve şahit oldular
alâ enfusi-him kendi nefslerine, kendilerine
enne-hum kendilerinin ... olduğuna
kânû kâfirîne kâfirler oldular

Allah’a karşı yalanla iftira edenden veya O’nun âyetlerini yalanlayandan daha zalim kim (var)dır? Kitap’tan (Kur’ân-ı Kerim’den) kendilerine nasipleri erişecek olanlar, işte onlardır. Onlara resûllerimiz (elçi melekler, ölüm melekleri) geldiği zaman, onları vefat ettirirlerken (onlara) şöyle dediler: “Allah’tan başka dua etmiş olduğunuz şeyler nerede?” (Onlar da): “Bizden saptılar (gittiler).” dediler. Ve kendilerinin (nefslerinin) üzerine kâfir olduklarına, kendileri şahitlik ettiler.

A'RÂF SURESİ 37. Ayeti Hasan Basri Çantay Meali

O halde Allaha karşı (demediğini söyledi diye) yalan uydurub atandan, yahud Onun âyetlerini yalan sayandan daha zaalim kimdir? Onların kitabdan nasıybleri (ne ise) kendilerine erişecekdir. Nihayet elçi (melek) lerimiz, canlarını almak üzere onlara geldikleri vakit diyecekler ki: «Allâhı bırakıb da tapa geldiğiniz (tanrılarınız) nerede»? (Cevaben şöyle) diyecekler: «Onlar bizi bırakıb gaaib oldular». Kendileri kendi aleyhlerine, muhakkak küfredenler olduklarına, şâhidlik edeceklerdir.

Hasan Basri Çantay