Mekke döneminde inmiştir. 163-170. âyetlerin Medine döneminde indiğini söyleyen âlimler de vardır. 206 âyettir. Sûre, adını 46. ve 48. âyetlerde geçen “el-A’râf” kelimesinden almıştır.


وَنَزَعْنَا مَا فِي صُدُورِهِم مِّنْ غِلٍّ تَجْرِي مِن تَحْتِهِمُ الأَنْهَارُ وَقَالُواْ الْحَمْدُ لِلّهِ الَّذِي هَدَانَا لِهَذَا وَمَا كُنَّا لِنَهْتَدِيَ لَوْلا أَنْ هَدَانَا اللّهُ لَقَدْ جَاءتْ رُسُلُ رَبِّنَا بِالْحَقِّ وَنُودُواْ أَن تِلْكُمُ الْجَنَّةُ أُورِثْتُمُوهَا بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ ﴿٤٣﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve neza'nâ fî sudûri-him min gıllin tecrî min tahti-him el enhâru kâlû el hamdu li allâhi ellezî hedâ-nâ li hâzâ ve mâ kun-nâ li nehtediye lev lâ en hedâ-na allâhu lekad câet rusulu rabbi-nâ bi el hakkı nûdû en tilkum el cennetu ûristumû-hâ bimâ kuntum ta'melûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve neza'nâ ve çekip aldık
şey
fî sudûri-him onların göğüslerinde
min ...den
gıllin kin, adavet, haset, ..... gibi nefsin kalbinin afetleri
tecrî akar
min tahti-him onların altlarından
el enhâru nehirler
kâlû dediler
el hamdu hamd
li allâhi ellezî Allah'a ki O
hedâ-nâ bizi hidayete ulaştırdı, bizi hidayet etti
li hâzâ buna
ve mâ kun-nâ ve biz olmadık, olmazdık
li nehtediye bizim hidayete ermemiz
lev lâ olmasaydı
en hedâ-na allâhu Allah'ın bizi hidayete erdirmesi
lekad andolsun ki
câet geldi
rusulu Resûller, elçiler
rabbi-nâ Rabbimizin
bi el hakkı hak ile
nûdû nida olunurlar (seslenilirler)
en olmak (mastar eki)
tilkum işte bu
el cennetu cennet
ûristumû-hâ ona varis kılındınız
bimâ şey ile, sebebiyle, dolayı
kuntum ta'melûne yapmış olduklarınız

Onların göğüslerinde, (nefsin kalbindeki) afetlerinden ne varsa çekip aldık. Onların altlarından nehirler akar. “Bizi buna hidayet eden Allah’a hamdolsun. Allah’ın, bizi hidayete erdirmesi olmasaydı, biz hidayete ermezdik. Andolsun ki Rabbimizin resûlleri hak ile gelmiştir.” dediler. “Yapmış olduklarınızdan dolayı varis kılındığınız cennet işte budur.” diye nida olunurlar.

A'RÂF SURESİ 43. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali

Oraya girmeden önce, onların içinde takılıp kalmış olabilecek düşünce ya da duygu türünden uygunsuz ne varsa hepsini silip atacağız; orada önlerinde dereler, ırmaklar çağıldayacak ve onlar: “Eksiksiz bütün övgüler bizi bu bahtiyarlığa eriştiren Allah'a yakışır. Çünkü O bize yol göstermeseydi, biz asla doğru yolu bulamazdık! Ve Rabbimizin elçileri bize gerçekten doğruları söylemişler” diyecekler. Ve bir ses: “İşte geçmişte edip eyledikleriniz sayesinde, kazandığınız cennet bu” diye seslenecek.

Abdullah Parlıyan