A'RÂF SURESİ 44. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Mekke döneminde inmiştir. 163-170. âyetlerin Medine döneminde indiğini söyleyen âlimler de vardır. 206 âyettir. Sûre, adını 46. ve 48. âyetlerde geçen “el-A’râf” kelimesinden almıştır.
وَنَادَى أَصْحَابُ الْجَنَّةِ أَصْحَابَ النَّارِ أَن قَدْ وَجَدْنَا مَا وَعَدَنَا رَبُّنَا حَقًّا فَهَلْ وَجَدتُّم مَّا وَعَدَ رَبُّكُمْ حَقًّا قَالُواْ نَعَمْ فَأَذَّنَ مُؤَذِّنٌ بَيْنَهُمْ أَن لَّعْنَةُ اللّهِ عَلَى الظَّالِمِينَ ﴿٤٤﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve nâdâ | ve seslendiler |
ashâbu el cenneti | cennet ehli, halkı |
ashâbe en nâri | ateş ehli, halkı |
en kad veced-nâ | biz bulduk |
mâ vâade-nâ | biz vaadettiği şeyi |
rabbu-nâ | Rabbimiz |
hakkan | hak olarak |
fe | o zaman, böylece, artık, ... de |
hel | mı, mu? |
vecedtum | siz buldunuz |
mâ vaade | vaad ettiği şey |
rabbu-kum | Rabbiniz |
hakkan | hak olarak |
kâlû | dediler |
neam | evet |
fe ezzene | o zaman açıkça bildirdi, ilân etti, seslendi |
muezzinun | müezzin, ilân eden, seslenmekle görevli kişi |
beyne-hum | onların arasında |
en lâ'netu allâhi | Allah'ın lâneti olsun |
alâ ez zâlimîne | zalimlerin üzerine |
Ve cennet ehli, ateş (cehennem) ehline seslendi. “Biz, Rabbimizin bize vaadettiğini hak olarak bulduk. Siz de, Rabbimizin size vaadettiğini hak olarak buldunuz mu?” “Evet” dediler. O zaman onların arasından bir müezzin (münadi, seslenme görevi olan kişi) seslendi: “Allah’ın lâneti zalimlerin üzerine olsun.”
A'RÂF SURESİ 44. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Ve cennetlikler ateştekilere: “Rabbimiz bize ne söz verdiyse, bütünüyle gerçekleşmiş bulduk; ya siz, siz de Rabbinizin size vaad ettiği şeyi, gerçekleşmiş buldunuz mu?” diye seslenecekler. Berikiler: “Ah, evet” diye karşılık verecekler. Bunun üzerine, içlerinden bir seslenici haykıracak: “Allah'ın rahmetinden mahrum kalıp cehennemde azap görmek, siz yaratılış gayesine aykırı hareket edenleredir”
Abdullah Parlıyan