A'RÂF SURESİ 46. Ayeti Muhammed Esed Meali
Mekke döneminde inmiştir. 163-170. âyetlerin Medine döneminde indiğini söyleyen âlimler de vardır. 206 âyettir. Sûre, adını 46. ve 48. âyetlerde geçen “el-A’râf” kelimesinden almıştır.
وَبَيْنَهُمَا حِجَابٌ وَعَلَى الأَعْرَافِ رِجَالٌ يَعْرِفُونَ كُلاًّ بِسِيمَاهُمْ وَنَادَوْاْ أَصْحَابَ الْجَنَّةِ أَن سَلاَمٌ عَلَيْكُمْ لَمْ يَدْخُلُوهَا وَهُمْ يَطْمَعُونَ ﴿٤٦﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve beyne-humâ | ve ikisi arasında (vardır) |
hicâbun | bir perde (duvar) |
alâ el a'râfi | A'raf (cennet-cehennem arasındaki yüksek tepelerin) üstünde (arf: yüksek tepe, a’raf: yüksek tepeler) |
ricâlun | adamlar |
ya'rifûne | tanırlar |
kullen | hepsini |
bi sîmâ-hum | onları simaları ile, simalarından, yüzlerinden |
ve nâdev | ve nida ettiler, seslendiler |
ashâbe el cenneti | cennet halkına, ehline |
en selâmun aleykum | selâmlanmak sizin üzerinize olsun, selâm sizin üzerinize olsun |
lem yedhulû-hâ | henüz oraya dahil olmadılar, girmediler |
ve hum | ve onlar |
yatme'ûne | ümit ederler, dilerler, isterler |
Ve onların aralarında bir perde ve A’rafın (tepelerin) üstünde onların hepsini simalarından (yüzlerinden) tanıyan adamlar vardır. Henüz oraya (cennete) dahil olmamış ama ümit eden cennet ehline: “Selâmlanmak (selâm) sizin üzerinize olsun!” diye nida ettiler.
A'RÂF SURESİ 46. Ayeti Muhammed Esed Meali
Bu iki taraf arasında bir engel bulunacaktır. Ve orada, (hayattayken) kendilerine (eğri ile doğruyu) ayırt edebilme yetisi bahşedilmiş, onların her birini taşıdığı belirtiden tanıyan kimseler olacak. Ve (girmek için) can attıkları halde cennete (henüz) girmemiş olan bu kimseler cennetliklere: "Size selam olsun" diye seslenecekler.
Muhammed Esed