Mekke döneminde inmiştir. 163-170. âyetlerin Medine döneminde indiğini söyleyen âlimler de vardır. 206 âyettir. Sûre, adını 46. ve 48. âyetlerde geçen “el-A’râf” kelimesinden almıştır.


قَالُواْ أَجِئْتَنَا لِنَعْبُدَ اللّهَ وَحْدَهُ وَنَذَرَ مَا كَانَ يَعْبُدُ آبَاؤُنَا فَأْتِنَا بِمَا تَعِدُنَا إِن كُنتَ مِنَ الصَّادِقِينَ ﴿٧٠﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

kâlû e ci'te-nâ li na'bude allâhe vahde-hu ve nezere mâ kâne ya'budu âbâu-nâ fe'ti-nâ bi-mâ te'idu-nâ in kunte min es sâdıkîne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
kâlû dediler
e ci'te-nâ bize mi geldin
li na'bude allâhe Allah'a kul olmamız için
vahde-hu onun tek oluşu, tekliği, tek bir Allah
ve nezere ve bırakalım, terkedelim
mâ kâne geçmişte olan, olmuş olan
ya'budu kul oluyorlar, tapıyorlar
âbâu-nâ atalarımız, babalarımız
fe'ti-nâ haydi, artık bize getir
bi-mâ şeyi
te'idu-nâ bize vaadettiğin
in eğer, şayet, ... ise
kunte min es sâdıkîne sen sadıklardan, doğru sözlülerden oldun

Dediler ki: “Tek bir Allah’a kul olmamız için ve babalarımızın ibadet ettiği şeyleri terketmemiz için mi bize geldin? Eğer sen sadıklardan isen bize vaadettiğin şeyi (azabı) artık bize getir.”

A'RÂF SURESİ 70. Ayeti Tefhim-ul Kuran Meali

Dediler ki: «Sen bize yalnızca Allah'a kulluk etmemiz ve atalarımızın tapmakta olduklarını bırakmamız için mi geldin? Eğer gerçekten doğru sözlülerden isen, bize vadettiğin şeyi getir, bakalım.»

Tefhim-ul Kuran