A'RÂF SURESİ 89. Ayeti Diyanet İşleri (eski) Meali
Mekke döneminde inmiştir. 163-170. âyetlerin Medine döneminde indiğini söyleyen âlimler de vardır. 206 âyettir. Sûre, adını 46. ve 48. âyetlerde geçen “el-A’râf” kelimesinden almıştır.
قَدِ افْتَرَيْنَا عَلَى اللّهِ كَذِبًا إِنْ عُدْنَا فِي مِلَّتِكُم بَعْدَ إِذْ نَجَّانَا اللّهُ مِنْهَا وَمَا يَكُونُ لَنَا أَن نَّعُودَ فِيهَا إِلاَّ أَن يَشَاء اللّهُ رَبُّنَا وَسِعَ رَبُّنَا كُلَّ شَيْءٍ عِلْمًا عَلَى اللّهِ تَوَكَّلْنَا رَبَّنَا افْتَحْ بَيْنَنَا وَبَيْنَ قَوْمِنَا بِالْحَقِّ وَأَنتَ خَيْرُ الْفَاتِحِينَ ﴿٨٩﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
kad ifterey-nâ | iftira etmiş oluruz |
alâ allâhi | Allah'a karşı |
keziben | yalanla |
in udnâ | eğer dönersek |
fî milleti-kum | sizin milletinize (dîninize) |
ba'de | sonra |
iz | olduğu zaman, ... olması |
neccey-nâ allâhu | Allah bizi kurtardı |
min-hâ | ondan |
ve mâ yekûnu | ve olamaz, olmaz |
lenâ | bizim, bizim için |
en neûde | geri dönmemiz |
fî-hâ | oraya |
illâ | ancak, yalnız, hariç |
en yeşâe allâhu | Allah'ın dilemesi |
rabbu-nâ | Rabbimiz |
vesia | kapsadı, içine aldı, ihata etti, kuşattı |
rabbu-nâ | Rabbimiz |
kulle şey'in | herşeyi |
ilmen | ilimle |
alâ allâhi | Allah'a |
tevekkel-nâ | biz tevekkül ettik, güvendik |
rabbe-nâ iftah | Rabbimiz aç, ayır |
beyne-nâ | bizim aramızı |
ve beyne kavmi-nâ | ve kavmimizin arasını |
bi el hakkı | hak ile |
ve ente | ve sen |
hayru el fâtihîne | hüküm verenlerin, fethedenlerin, fatihlerin, açanların en hayırlısı |
“Allah’ın, bizi ondan kurtarmasından sonra, sizin milletinize dönersek Allah’a yalanla iftira etmiş oluruz. Ve Rabbimizin dilemesi hariç bizim oraya geri dönmemiz olamaz. Rabbimiz ilmiyle herşeyi kuşatmıştır. Allah’a tevekkül ettik. Rabbimiz, kavmimiz ile bizim aramızı hak ile aç (ayır). Sen fethedenlerin (fatihlerin) en hayırlısısın.”
A'RÂF SURESİ 89. Ayeti Diyanet İşleri (eski) Meali
(88-89) Milletinin büyüklük taslayan ileri gelenleri, 'Ey Şuayb! Ya dinimize dönersiniz ya da, and olsun ki seni ve inananları seninle beraber kentimizden çıkarırız' dediler. Şuayb, onlara: 'İstemezsek de mi? Allah bizi dininizden kurtardıktan sonra ona dönecek olursak, doğrusu Allah'a karşı yalan uydurmuş oluruz. Rabbimizin dilemesi bir yana, dininize dönmek bize yakışmaz. Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Biz yalnız Allah'a güvendik. Rabbimiz! Bizimle milletimiz arasında hak ile Sen hüküm ver, Sen hükmedenlerin en hayırlısısın' dedi.
Diyanet İşleri (eski)