BAKARA SURESİ 126. Ayeti Celal Yıldırım Meali
Medine döneminde inmiştir. Kur’an-ı Kerim’in en uzun sûresi olup 286 âyettir. Adını, 67-73. âyetlerde yer alan “bakara (sığır)” kelimesinden alır.
وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ رَبِّ اجْعَلْ هََذَا بَلَدًا آمِنًا وَارْزُقْ أَهْلَهُ مِنَ الثَّمَرَاتِ مَنْ آمَنَ مِنْهُم بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ قَالَ وَمَن كَفَرَ فَأُمَتِّعُهُ قَلِيلاً ثُمَّ أَضْطَرُّهُ إِلَى عَذَابِ النَّارِ وَبِئْسَ الْمَصِيرُ ﴿١٢٦﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve iz kâle | ve demişti |
ibrâhîmu | İbrâhîm |
rabbi | Rabbim |
ic'al | kıl, yap |
hâzâ | bu |
beleden | belde |
âminen | emin, emniyetli |
verzuk (ve urzuk) | ve rızıklandır |
ehle-hu | onun halkı |
min es semerâti | meyvelerden |
men | kim |
âmene | îmân etti |
min-hum | onlardan |
bi allâhi | Allah'a |
ve el yevmi el âhiri | ve sonraki gün, ahiret günü |
kâle | dedi |
ve men | ve kimse, kim |
kefere | örttü, inkâr etti |
fe | böylece, o taktirde |
umettiu-hu | onu metalandırırız, dünyalık veririz |
kalîlen | biraz, az |
summe | sonra |
adtarru-hu | onu maruz bırakırım |
ilâ azâbi en nâri | ateşin azabına |
ve bi'se | ve ne kötü |
el masîru | varış yeri |
Ve İbrâhîm: “Rabbim burayı emin (güvenli) bir belde kıl. Onun halkından Allah’a ve yevmil âhire îmân edenleri semerelerinden (çeşitli ürün ve meyvelerden) rızıklandır.” dediği zaman (Allah) şöyle buyurdu: “Kâfir olan kimseyi biraz metalandırırım (geçindiririm) ve sonra onu ateşin azabına maruz bırakırım, orası ne kötü bir varış yeridir.”
BAKARA SURESİ 126. Ayeti Celal Yıldırım Meali
O vakit İbrahim, «Rabbim! Burayı emîn bir belde eyle, burada oturanları, (onlardan) Allah'a ve âhiret gününe inananları türlü meyvelerle (gıdalarla) rızıklandır» demişti de Allah, «Küfre sapanları da (yaşadıkları) az bir süre yararlandırırım da sonra onları Cehennem azâbıyla (karşı karşıya kalma) zorunda bırakırım. Varılacak yer ne fenadır!» buyurmuştu.
Celal Yıldırım