Medine döneminde inmiştir. Kur’an-ı Kerim’in en uzun sûresi olup 286 âyettir. Adını, 67-73. âyetlerde yer alan “bakara (sığır)” kelimesinden alır.


وَكَذَلِكَ جَعَلْنَاكُمْ أُمَّةً وَسَطًا لِّتَكُونُواْ شُهَدَاء عَلَى النَّاسِ وَيَكُونَ الرَّسُولُ عَلَيْكُمْ شَهِيدًا وَمَا جَعَلْنَا الْقِبْلَةَ الَّتِي كُنتَ عَلَيْهَا إِلاَّ لِنَعْلَمَ مَن يَتَّبِعُ الرَّسُولَ مِمَّن يَنقَلِبُ عَلَى عَقِبَيْهِ وَإِن كَانَتْ لَكَبِيرَةً إِلاَّ عَلَى الَّذِينَ هَدَى اللّهُ وَمَا كَانَ اللّهُ لِيُضِيعَ إِيمَانَكُمْ إِنَّ اللّهَ بِالنَّاسِ لَرَؤُوفٌ رَّحِيمٌ ﴿١٤٣﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve kezâlike cealnâ-kum ummeten vasatan li tekûnû şuhedâe alâ en nâsi ve yekûne er resûlu aleykum şehîden ve mâ ceal-nâ el kıblete elletî kunte aleyhâ illâ li na'leme men yettebiu er resûle mimmen (min men) yenkalibu alâ akibeyhi ve in kânet le kebîreten illâ alâ ellezîne hedâ allâhu ve mâ kâne allâhu li yudîa îmâne-kum inne allâhe bi en nâsi le raûfun rahîmun
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve kezâlike ve bunun gibi, böylece
cealnâ-kum biz sizi kıldık, yaptık
ummeten bir ümmet, bir topluluk
vasatan vasat, ortada, ifrat ve tefritten uzak
li tekûnû olmanız için, olun diye
şuhedâe şahitler
alâ en nâsi insanlara
ve yekûne ve olsun
er resûlu resûl
aleykum size, sizin üzerinize
şehîden şahit
ve mâ ceal-nâ ve biz yapmadık, kılmadık
el kıblete kıble
elletî o ki, ki o
kunte sen oldun
aleyhâ onun üzerinde
illâ ancak, sadece, hariç
li na'leme bilmemiz için
men kim
yettebiu tâbî olur
er resûle resûl
mimmen (min men) o kimse(ler)den, ondan (onlardan)
yenkalibu geri döner
alâ üzerine, üzerinde
akibeyhi topukları (iki topuğu)
ve in kânet ve eğer olursa, olsa bile
le elbette, gerçekten
kebîreten zor, güç
illâ ancak, hariç
alâ üzerine, ... e
ellezîne o kimseler, onlar
hedâ hidayete erdirdi
allâhu Allah'ın
ve mâ kâne ve olmadı, değildir
allâhu Allah
li yudîa zayi edecek, boşa çıkaracak, yok edecek
îmâne-kum sizin îmânınız
inne hiç şüphesiz, muhakkak
allâhe Allah
bi en nâsi insanlara
le mutlaka, elbette
raûfun çok şefkatli
rahîmun çok merhametli, rahmet gönderen

Ve işte böylece insanların üzerine (hak) şahitler olmanız için Biz, sizi vasat (ikisi arasında) (hayırlı ve faziletli) bir ümmet kıldık. Resûl de sizin üzerinize şahit olsun.Ve Biz, sadece Resûl’e uyanı, topukları üzerinde geriye dönenden ayırıp bilmemiz(belirtmemiz) için, halen o üzerine (yönelmekte) olduğunuz (Kâbe’yi) kıble yaptık. Ve bu, elbette zor bir iştir, ancak Allah’ın hidayete erdirdiği kimseler hariç (bu onlara zor gelmez). Ve Allah sizin îmânınızı zayi edecek değildir. Muhakkak ki Allah, insanlara çok şefkatlidir, merhametlidir.

BAKARA SURESİ 143. Ayeti Ali Ünal Meali

(Ey Muhammed Ümmeti!) İşte, (herkes farklı farklı yönlere yönelir, Sıratı Müstakîm’den sapıp değişik yollara girer, ifrat ve tefrit arasında bocalarken) sizi ortada, tam bir denge üzerinde mutedil bir ümmet yaptık ki, bütün insanlar için hem hakkı gösteren, hem de onların yaptıkları konusunda şahitler olasınız ve o (şanı çok yüce, risaletin zirve temsilcisi) Rasûl de sizin üzerinizde aynı şekilde şahit olsun. Daha önce size (Beyti Makdis’i) kıble yapıp (şimdi de değiştirdik ki), kim gerçekten ve samimi olarak o Rasûl’e tâbidir, kim (işine gelmediği zaman) topukları üzerinde gerisin geriye dönüp gitmektedir ortaya çıkaralım (ve böylece gerçek mü’minlerle, zamanı ve hadiseleri kollayanlar, heva ve heveslerine hizmet edenler ayrışsın). Gerçi bu hâl, böyle bir imtihan ağır ve katlanılması zor bir şeydir, fakat (niyetinde samimi olup da) Allah’ın hidayete ulaştırarak imanda sebat nasip ettiklerine değil. Allah, imanınızı (baştan beri imanda gösterdiğiniz sebatınızı ve bu imanınızın en büyük alâmeti olarak, önceki kıblenize doğru da olsa kıldığınız namazlarınızın hiçbirini) mükâfatsız bırakacak değildir. Şüphesiz ki Allah, insanlara karşı çok şefkat sahibidir; (bilhassa mü’min kullarına karşı) hususî rahmet ve merhameti pek boldur.

Ali Ünal