BAKARA SURESİ 165. Ayeti Ahmed Hulusi Meali
Medine döneminde inmiştir. Kur’an-ı Kerim’in en uzun sûresi olup 286 âyettir. Adını, 67-73. âyetlerde yer alan “bakara (sığır)” kelimesinden alır.
وَمِنَ النَّاسِ مَن يَتَّخِذُ مِن دُونِ اللّهِ أَندَاداً يُحِبُّونَهُمْ كَحُبِّ اللّهِ وَالَّذِينَ آمَنُواْ أَشَدُّ حُبًّا لِّلّهِ وَلَوْ يَرَى الَّذِينَ ظَلَمُواْ إِذْ يَرَوْنَ الْعَذَابَ أَنَّ الْقُوَّةَ لِلّهِ جَمِيعاً وَأَنَّ اللّهَ شَدِيدُ الْعَذَابِ ﴿١٦٥﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve min en nâsi | ve insanlardan (bir kısmı) |
men | kim, kimse |
yettehizu | edinir |
min dûni allâhi | Allah'tan başka |
endâden | eş, eşit, ortak (put) |
yuhıbbûne-hum | onları severler |
ke | gibi |
hubbillâhi (hubbi allâhi) | Allah'ın sevgisi |
ve ellezîne | ve o kimseler, onlar |
âmenû | âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler) |
eşeddu | daha şiddetli, daha çok kuvvetli |
hubben | sevgi, muhabbet |
lillâhi (li allâhi) | Allah'ı |
ve lev yerâ | ve keşke görselerdi (bilselerdi) |
ellezîne zalemû | zulmedenler |
iz yeravne | gördüklerinde, gördükleri zaman |
el azâbe | azap |
enne | olduğunu |
el kuvvete | kuvvet |
lillâhi (li allâhi) | Allah'ın, Allah'a ait |
cemîan | hepsi, bütün, tamamı, tamamen |
ve enne | ve olduğunu |
allâhe | Allah |
şedîdu | şiddetli |
el azâbi | azap |
Ve insanlardan bir kısmı, Allah’tan başka “eş ve ortak (putlar)” edinenler, onları (eş ve ortak edindikleri şeyleri), Allah’ı sever gibi severler. (Oysa) âmenû olanların Allah’a olan sevgileri çok daha kuvvetlidir. Ve zulmedenler, azap görecekleri (azaba uğrayacakları) zaman, bütün kuvvetin tamamen Allah’a ait olduğunu ve Allah’ın şiddetli azabı olduğunu keşke görselerdi (bilselerdi).
BAKARA SURESİ 165. Ayeti Ahmed Hulusi Meali
İnsanlardan kimi de Allâh dûnunda tapındıkları varlıklar edinip, onları Allâh Allâh sevgisiyle (Allâh'mışçasına) severler! İman edenler ise sevdiklerinin yalnızca Allâh olduğunun şuurundadırlar (gayrına varlık vermezler). O (hakikati inkâr ederek nefslerine) zulmedenler, bu yüzden azaba düşeceklerini gördüklerinde, âlemlerden açığa çıkan kuvvetin yalnızca Allâh'a ait olduğunu fark ederler, ama iş işten geçmiştir; keşke bunu önceden görebilselerdi. . . Allâh Şediyd ül Azab'dır (yapılan yanlışta ısrar edenlere sonucunu şiddetle yaşatandır)!
Ahmed Hulusi