BAKARA SURESİ 213. Ayeti Abdullah Aydın Meali
Medine döneminde inmiştir. Kur’an-ı Kerim’in en uzun sûresi olup 286 âyettir. Adını, 67-73. âyetlerde yer alan “bakara (sığır)” kelimesinden alır.
كَانَ النَّاسُ أُمَّةً وَاحِدَةً فَبَعَثَ اللّهُ النَّبِيِّينَ مُبَشِّرِينَ وَمُنذِرِينَ وَأَنزَلَ مَعَهُمُ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِيَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ فِيمَا اخْتَلَفُواْ فِيهِ وَمَا اخْتَلَفَ فِيهِ إِلاَّ الَّذِينَ أُوتُوهُ مِن بَعْدِ مَا جَاءتْهُمُ الْبَيِّنَاتُ بَغْيًا بَيْنَهُمْ فَهَدَى اللّهُ الَّذِينَ آمَنُواْ لِمَا اخْتَلَفُواْ فِيهِ مِنَ الْحَقِّ بِإِذْنِهِ وَاللّهُ يَهْدِي مَن يَشَاء إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ ﴿٢١٣﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
kâne | oldu, idi |
en nâsu | insanlar |
ummeten | ümmet, topluluk |
vâhıdeten | bir, tek, bir tek |
fe | o zaman, sonra |
bease | beas etti, hayata getirdi, gönderdi |
allâhu | Allah |
en nebiyyîne | peygamberler |
mubeşşirîne | müjdeleyiciler |
ve munzirîne | ve uyarıcılar |
ve enzele | ve indirdi |
mea-hum | onlarla birlikte, beraber, yanında |
el kitâbe | kitap |
bi el hakkı | hak ile |
li yahkume | hükmetmeleri için, hükmetsin diye |
beyne | arasında |
en nâsi | insanlar |
fî mâ | şey hakkında |
ıhtelefû | ve ihtilâf ettiler, ayrılığa düştükler |
fî-hi | onun hakkında |
ve mâ ıhtelefe | ve ihtilâf ettikleri, ayrılığa düştükleri şey |
fî-hi | onun hakkında |
illellezîne (illâ ellezîne) | sadece, ancak o kimseler |
ûtû-hu | ona verildi |
min ba'di | sonradan |
mâ câet-hum | onlara gelen şey |
el beyyinâtu | beyyineler, belgeler |
bagyen | düşmanlık, çekememezlik, haset |
beyne-hum | kendi aralarında |
fe | o zaman, bu sebeple |
hedâ allâhu | Allah hidayete erdirdi |
ellezîne | o kimseler, onlar |
âmenû | Allah'a ulaşmayı dilediler, îmân ettiler |
li mâ ıhtelefû | ihtilâf ettikleri, ayrılığa düştükleri şey için |
fi-hi | onun hakkında |
min el hakkı | haktan |
bi izni-hi | onun izni ile |
ve allâhu | ve Allah |
yehdî | hidayet eder, ulaştırır, iletir |
men yeşâu | dilediği kimseyi |
ilâ sırâtın mustakîmin | Sıratı Mustakîm'e |
İnsanlar bir tek ümmetti. Sonra Allah, müjdeleyici ve uyarıcı peygamberler beas etti (gönderdi). Ve onlarla birlikte, insanların aralarında, ayrılığa düştükleri şey hakkında hüküm vermeleri için hak ile kitap indirdi. Kendilerine (apaçık) beyyineler (belgeler) geldikten sonra kendi aralarındaki çekememezlik (ve haset yüzünden) onun hakkında ayrılığa düşenler, kendilerine (kitap) verilenlerden başkası değildir. Bu sebeple âmenû olan (Allah'a ulaşmayı dileyen) o kimselerin, haktan yana ayrılığa düştükleri şeyi (hidayeti) açıklamaları için Allah, Kendi izniyle onları hidayete erdirdi. Ve Allah, dilediği kimseyi Sıratı Mustakîm'e ulaştırır.
BAKARA SURESİ 213. Ayeti Abdullah Aydın Meali
Bir zamanlar insanlar tek bir ümmetti. Sonra kimi iman ederek kimi de küfre düşerek birbirlerinden ayrıldılar. Allah onlara doğru yolu müjde vermek ve azabı haber vermek için peygamberler gönderdi ve ihtilafları hakkında hak ile hüküm vermek üzere kitaplar indirdi. Halbuki kendilerine kitap verilmiş olanlar, kendilerine inen açık delillere rağmen sırf aralarındaki kıskançlık yüzünden ihtilafa düştüler. Onların hak hususunda ayrılığa düştükleri şeylerde Allah kendi emriyle (peygamberlere) îmân edenleri doğru yola iletti. Allah dilediğini doğru yola iletir.
Abdullah Aydın