Medine döneminde inmiştir. Kur’an-ı Kerim’in en uzun sûresi olup 286 âyettir. Adını, 67-73. âyetlerde yer alan “bakara (sığır)” kelimesinden alır.


يَسْأَلُونَكَ عَنِ الشَّهْرِ الْحَرَامِ قِتَالٍ فِيهِ قُلْ قِتَالٌ فِيهِ كَبِيرٌ وَصَدٌّ عَن سَبِيلِ اللّهِ وَكُفْرٌ بِهِ وَالْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَإِخْرَاجُ أَهْلِهِ مِنْهُ أَكْبَرُ عِندَ اللّهِ وَالْفِتْنَةُ أَكْبَرُ مِنَ الْقَتْلِ وَلاَ يَزَالُونَ يُقَاتِلُونَكُمْ حَتَّىَ يَرُدُّوكُمْ عَن دِينِكُمْ إِنِ اسْتَطَاعُواْ وَمَن يَرْتَدِدْ مِنكُمْ عَن دِينِهِ فَيَمُتْ وَهُوَ كَافِرٌ فَأُوْلَئِكَ حَبِطَتْ أَعْمَالُهُمْ فِي الدُّنْيَا وَالآخِرَةِ وَأُوْلَئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ ﴿٢١٧﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

yes'elûne-ke an(i) eş şehri el harâmi kıtâlin fî-hi kul kıtâlun fî-hi kebîrun ve saddun an sebîlillâhi (sebîli allâhi) ve kufrun bi-hi ve el mescidi el harâmi ve ihrâcu ehli-hi min-hu ekberu indallâhi (inde allâhi) ve el fitnetu ekberu min el katli ve lâ yezâlûne yukâtilûne-kum hattâ yeruddû-kum an dîni-kum in istetâû ve men yertedid min-kum an dîni-hi fe yemut ve huve kâfirun fe ulâike habitat a'mâlu-hum fî ed dunyâ ve el âhiret ve ulâike ashâbu en nâri hum fî-hâ hâlidûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
yes'elûne-ke sana soruyorlar
an(i) eş şehri el harâmi haram aydan
kıtâlin savaş
fî-hi onun içinde, onda
kul de, söyle
kıtâlun savaş
fî-hi onun içinde
kebîrun büyük
ve saddun ve men etmek, alıkoymak
an sebîlillâhi (sebîli allâhi) Allah'ın yolundan
ve kufrun ve inkâr etmek
bi-hi onu
ve el mescidi el harâmi ve Mescid-i Haram
ve ihrâcu ve çıkarmak
ehli-hi onun halkı
min-hu ondan, oradan
ekberu en büyük, daha büyük
indallâhi (inde allâhi) Allah'ın katında
ve el fitnetu ve fitne
ekberu en büyük, daha büyük
min el katli öldürmekten
ve lâ yezâlûne ve zail olmazlar, geri kalmazlar
yukâtilûne-kum sizinle savaşırlar
hattâ oluncaya kadar
yeruddû-kum sizi döndürürler
an dîni-kum dîninizden
in istetâû eğer güçleri yetse
ve men ve kim
yertedid geri döner
min-kum sizden
an dîni-hi dîninden
fe yemut o zaman, o taktirde ölür
ve huve ve o
kâfirun kâfir olarak
fe ulâike o zaman, böylece, bu sebeple işte onlar
habitat boşa gider
a'mâlu-hum onların amelleri
fî ed dunyâ dünyada
ve el âhiret ve ahirette
ve ulâike ve işte onlar
ashâbu en nâri ateş ehlidir
hum onlar
fî-hâ onun içinde, orada
hâlidûne ebediyyen kalıcak olanlardır

Sana haram (hürmetli) aydan ve onun içinde yapılan savaştan soruyorlar. De ki: “Onun içinde (o ayda) savaş büyük (günahtır). (Fakat insanları) Allah yolundan saptırmak (alıkoymak) ve O’nu inkâr etmek, (mü’minlere) Mescid-i Haram’ı (yasaklamak) ve onun halkını oradan (Mekke’den sürüp) çıkarmak ise Allah katında daha büyüktür (büyük günahtır). Ve fitne, (adam) öldürmekten de daha büyüktür (bir suç ve günahtır). Eğer onların güçleri yetse (yapabilseler), sizi dîninizden döndürünceye kadar sizinle savaşmaktan geri kalmazlar. Sizden kim dîninden dönerse, o taktirde o, kâfir olarak ölür. Bu sebeple işte onlar, amelleri dünyada ve ahirette boşa gitmiş olanlardır. Ve işte onlar, ateş ehlidir. Ve onlar, orada ebediyyen kalacak olanlardır.”

BAKARA SURESİ 217. Ayeti Ahmet Tekin Meali

Sana saldırmazlığın gelenek haline geldiği, Allah’ın savaşı haram kıldığı aylarda savaşmanın hükmünü soruyorlar:
'O aylarda savaşmak büyük günahtır. İnsanları Allah yolundan, İslâm’a girmekten alıkoymak, İslâmî hayatı yaşamaya engel tedbirler almak, Allah’ı inkâr etmek, Mescid-i Haram’ı ziyarete mânî olmak ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük sorumluluğu gerektirir. Temel hak ve özgürlüklere yapılan tecavüz, baskı, zulüm, işkence, fitne, cinayetten ve savaştan, kan dökmekten daha büyük günahtır. Onlar, eğer güçleri yeterse, sizi dininizden döndürünceye, medeniyetinizden, şeriatınızdan ayırıncaya kadar size karşı savaşa devam ederler. Sizden kimler dininden döner, şeriatından vazgeçer, medeniyetini terkeder, yaratılışına uygun değerlerin yaşandığı hayatî yoldan sapar, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar ile kâfir olarak ölürlerse, onların yaptıkları ameller dünyada da, âhirette, ebedî yurtta da boşa gider. Onlar cehennemliktirler. Orada devamlı kalırlar.' de.

Ahmet Tekin