Medine döneminde inmiştir. Kur’an-ı Kerim’in en uzun sûresi olup 286 âyettir. Adını, 67-73. âyetlerde yer alan “bakara (sığır)” kelimesinden alır.


الطَّلاَقُ مَرَّتَانِ فَإِمْسَاكٌ بِمَعْرُوفٍ أَوْ تَسْرِيحٌ بِإِحْسَانٍ وَلاَ يَحِلُّ لَكُمْ أَن تَأْخُذُواْ مِمَّا آتَيْتُمُوهُنَّ شَيْئًا إِلاَّ أَن يَخَافَا أَلاَّ يُقِيمَا حُدُودَ اللّهِ فَإِنْ خِفْتُمْ أَلاَّ يُقِيمَا حُدُودَ اللّهِ فَلاَ جُنَاحَ عَلَيْهِمَا فِيمَا افْتَدَتْ بِهِ تِلْكَ حُدُودُ اللّهِ فَلاَ تَعْتَدُوهَا وَمَن يَتَعَدَّ حُدُودَ اللّهِ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ ﴿٢٢٩﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

et talâku merratâni fe imsâkun bi ma'rûfin ev tesrîhun bi ihsânin ve lâ yahıllu lekum en te'huzû mimmâ (min mâ) âteytumû-hunne şey'en illâ en yehâfâ ellâ yukîmâ hudûda allâhi fe in hıftum ellâ yukîmâ hudûda allâhi fe lâ cunâha aleyhimâ iftedet bi-hi tilke hudûda allâhi fe lâ ta'tedû-hâ ve men yeteadde hudûda allâhi fe ulâike hum(u) ez zâlimûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
et talâku boşamak
merratâni iki kere
fe artık, bundan sonra
imsâkun tutmak
bi ma'rûfin iyilik ile, örf ve adete uygun olarak
ev veya
tesrîhun bırakmak, serbest bırakmak
bi ihsânin ihsan ile
ve lâ yahıllu ve helâl olmaz
lekum sizin için, size
en te'huzû almanız
mimmâ (min mâ) şeyden
âteytumû-hunne onlara verdiniz
şey'en bir şey
illâ ancak, hariç
en yehâfâ korkmaları
ellâ yukîmâ ikame edememek, ayakta tutamamak, yerine getirememek
hudûda allâhi Allah'ın hudutları, sınırları
fe o zaman, bu durumda, o taktirde
in hıftum eğer korkarsanız
ellâ yukîmâ ikame edememek, ayakta tutamamak, yerine getirememek
hudûda allâhi Allah'ın hudutları, sınırları
fe o zaman, bu durumda
lâ cunâha günah yoktur
aleyhimâ onların ikisi üzerine, ikisine
hakkında
şey
iftedet fidye (mehr) verdi
bi-hi ona
tilke işte o, bu (bunlar)
hudûda allâhi Allah'ın hudutları, sınırları
fe o zaman, artık
lâ ta'tedû-hâ onu aşmayın
ve men ve kim
yeteadde aşıyor, aşar
hudûda allâhi Allah'ın hudutları, sınırları
fe o zaman, işte
ulâike işte onlar
hum(u) ez zâlimûne onlar zalimler, haksızlık edenler

Boşanma iki keredir. Bundan sonra (kadın) ya ma’rufla (örf ve adete uygun olarak) iyilikle tutulur veya ihsanla serbest bırakılır. Kadınlarınıza verdiklerinizden bir şey (geri) almanız sizin için helâl olmaz. Ancak ikisi de, Allah’ın (evlilik hakkındaki) hududunu gereği üzere yerine getiremeyeceklerinden (ayakta tutamayacaklarından) korkmaları hariç. O zaman siz de eğer, Allah’ın bu hududunu ikame edemeyeceklerinden (gereği üzere yerine getirimeyeceklerinden) korkarsanız, bu durumda kadının (ayrılmak için) verdiği fidye konusunda her ikisinin üzerine de günah yoktur. İşte bunlar Allah’ın hudutlarıdır.Artık onları (Allah’ın hudutlarını) aşmayın. Kim Allah’ın hudutlarını aşarsa işte onlar, onlar zâlimlerdir.

BAKARA SURESİ 229. Ayeti Ahmed Hulusi Meali

Boşanma iki defadır. Ondan sonrası ya devamdır ya da geri dönmesiz serbest bırakmadır. Karılarınıza verdiklerinizden bir şeyi (boşanma yüzünden) geri almanız helal değildir. Eğer karı ve koca Allâh hudutları içinde yaşamakta zorlanırlarsa, kadının erkekten aldıklarını iade ederek boşanma isteme hakkı vardır ve bundan dolayı suçlu olmaz. İşte bunlar Allâh'ın size koyduğu sınırlardır ki sakın aşmayın. Kim sınırları aşarsa nefsine zulmedenlerden olur.

Ahmed Hulusi