BAKARA SURESİ 236. Ayeti Ahmet Tekin Meali
Medine döneminde inmiştir. Kur’an-ı Kerim’in en uzun sûresi olup 286 âyettir. Adını, 67-73. âyetlerde yer alan “bakara (sığır)” kelimesinden alır.
لاَّ جُنَاحَ عَلَيْكُمْ إِن طَلَّقْتُمُ النِّسَاء مَا لَمْ تَمَسُّوهُنُّ أَوْ تَفْرِضُواْ لَهُنَّ فَرِيضَةً وَمَتِّعُوهُنَّ عَلَى الْمُوسِعِ قَدَرُهُ وَعَلَى الْمُقْتِرِ قَدْرُهُ مَتَاعًا بِالْمَعْرُوفِ حَقًّا عَلَى الْمُحْسِنِينَ ﴿٢٣٦﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
lâ cunâhe | günah yoktur |
aleykum | sizin üzerinize, size |
in tallaktumu | eğer boşarsanız |
en nisâe | kadın(lar) |
mâ lem temessû-hunne | henüz kendilerine dokunmadınız |
ev | veya |
tefridû | takdirettiniz, tayin ettiniz(farz kıldınız) |
lehunne | onlar için, onlara |
farîdâten | takdir edilen (farz kılınan) miktar, mehir |
ve mettiû-hunne | ve onları metelandırın, faydalandırın |
alâ el mûsiı | eli geniş olan üzerine (zengin olana) |
kaderu-hu | muktedir olduğu (kendi kudreti) kadar |
ve alâ el muktiri | ve dar geçimli olan üzerine (fakir olana) |
kaderu-hu | muktedir olduğu (kendi kudreti) kadar |
metâan | meta, mal, fayda |
bi el ma'rûfi | marufla, örf ve adete uygun olarak |
hakkan | bir hakk olarak |
alâ el muhsinîne | muhsinlerin üzerine, muhsinlere |
Eğer henüz kendilerine dokunmadığınız veya kendileri için (farz olarak) bir mehir takdir etmediğiniz kadınları boşarsanız, sizin üzerinize günah yoktur. Eli geniş (zengin) olanın kendi takdirine (kudretine), eli dar (fakir) olanın da kendi takdirine (kudretine) göre marufla (örf ve adete uygun) bir meta verererek faydalandırmaları, muhsinlerin üzerine bir haktır.
BAKARA SURESİ 236. Ayeti Ahmet Tekin Meali
Eğer hanımlarınızı zifafa girmeden, onlara dokunmadan veya onlara bir mehir takdir etmeden boşar, boşanma kararı alırsanız, bundan dolayı size mehir verme zorunluluğu yoktur, bunda günah da yoktur. Bu durumda onlara hediyeler verin. Eli geniş olan kendi durumuna göre, eli dar olan da kendi haline göre versin. Kur’ân’ın ve sünnetin hükümlerine, İslâmî kurallarla örtüşen örfe göre, münasip hediyeler vermek, iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslümanların üzerine düşen bir sorumluluktur.
Ahmet Tekin