Medine döneminde inmiştir. Kur’an-ı Kerim’in en uzun sûresi olup 286 âyettir. Adını, 67-73. âyetlerde yer alan “bakara (sığır)” kelimesinden alır.


لاَّ جُنَاحَ عَلَيْكُمْ إِن طَلَّقْتُمُ النِّسَاء مَا لَمْ تَمَسُّوهُنُّ أَوْ تَفْرِضُواْ لَهُنَّ فَرِيضَةً وَمَتِّعُوهُنَّ عَلَى الْمُوسِعِ قَدَرُهُ وَعَلَى الْمُقْتِرِ قَدْرُهُ مَتَاعًا بِالْمَعْرُوفِ حَقًّا عَلَى الْمُحْسِنِينَ ﴿٢٣٦﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

lâ cunâhe aleykum in tallaktumu en nisâe mâ lem temessû-hunne ev tefridû lehunne farîdâten ve mettiû-hunne alâ el mûsiı kaderu-hu ve alâ el muktiri kaderu-hu metâan bi el ma'rûfi hakkan alâ el muhsinîne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
lâ cunâhe günah yoktur
aleykum sizin üzerinize, size
in tallaktumu eğer boşarsanız
en nisâe kadın(lar)
mâ lem temessû-hunne henüz kendilerine dokunmadınız
ev veya
tefridû takdirettiniz, tayin ettiniz(farz kıldınız)
lehunne onlar için, onlara
farîdâten takdir edilen (farz kılınan) miktar, mehir
ve mettiû-hunne ve onları metelandırın, faydalandırın
alâ el mûsiı eli geniş olan üzerine (zengin olana)
kaderu-hu muktedir olduğu (kendi kudreti) kadar
ve alâ el muktiri ve dar geçimli olan üzerine (fakir olana)
kaderu-hu muktedir olduğu (kendi kudreti) kadar
metâan meta, mal, fayda
bi el ma'rûfi marufla, örf ve adete uygun olarak
hakkan bir hakk olarak
alâ el muhsinîne muhsinlerin üzerine, muhsinlere

Eğer henüz kendilerine dokunmadığınız veya kendileri için (farz olarak) bir mehir takdir etmediğiniz kadınları boşarsanız, sizin üzerinize günah yoktur. Eli geniş (zengin) olanın kendi takdirine (kudretine), eli dar (fakir) olanın da kendi takdirine (kudretine) göre marufla (örf ve adete uygun) bir meta verererek faydalandırmaları, muhsinlerin üzerine bir haktır.

BAKARA SURESİ 236. Ayeti Ahmet Tekin Meali

Eğer hanımlarınızı zifafa girmeden, onlara dokunmadan veya onlara bir mehir takdir etmeden boşar, boşanma kararı alırsanız, bundan dolayı size mehir verme zorunluluğu yoktur, bunda günah da yoktur. Bu durumda onlara hediyeler verin. Eli geniş olan kendi durumuna göre, eli dar olan da kendi haline göre versin. Kur’ân’ın ve sünnetin hükümlerine, İslâmî kurallarla örtüşen örfe göre, münasip hediyeler vermek, iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslümanların üzerine düşen bir sorumluluktur.

Ahmet Tekin