BAKARA SURESİ 248. Ayeti Harun Yıldırım Meali
Medine döneminde inmiştir. Kur’an-ı Kerim’in en uzun sûresi olup 286 âyettir. Adını, 67-73. âyetlerde yer alan “bakara (sığır)” kelimesinden alır.
وَقَالَ لَهُمْ نِبِيُّهُمْ إِنَّ آيَةَ مُلْكِهِ أَن يَأْتِيَكُمُ التَّابُوتُ فِيهِ سَكِينَةٌ مِّن رَّبِّكُمْ وَبَقِيَّةٌ مِّمَّا تَرَكَ آلُ مُوسَى وَآلُ هَارُونَ تَحْمِلُهُ الْمَلآئِكَةُ إِنَّ فِي ذَلِكَ لآيَةً لَّكُمْ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ ﴿٢٤٨﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve kâle | ve dedi |
lehum | onlara |
nebiyyu-hum | onların peygamberi |
inne | muhakkak ki, şüphesiz |
âyete | âyet, mucize, belge, delil |
mulki-hî | onun melikliği |
en ye'tiye-kum | size gelmesi |
et tâbûtu | tabut, sandık |
fî-hi | onun içinde vardır |
sekînetun | sekînet, huzur, ferahlık |
min rabbi-kum | Rabbinizden |
ve bakiyyetun | ve bakiye, kalanlar |
mimmâ (min mâ) | şeylerden |
terake | terketti, bıraktı |
âlu mûsâ | Musa ailesi |
ve âlu hârûne | ve Harun ailesi |
tahmilu-hu | onu taşıyacaklar |
el melâiketu | melekler |
inne | muhakkak ki, şüphesiz |
fî | içinde, de vardır |
zâlike | bu |
le | mutlaka |
âyeten | âyet, delil, kanıt |
lekum | sizin için |
in kuntum | eğer siz iseniz |
mu'minîne | mü'minler |
Ve onların Peygamberi, onlara dedi ki: “Muhakkak ki onun melikliğinin âyeti (delili), içinde Rabbinizden sekînet ve Hz. Musa ailesinin ve Harun ailesinin bıraktığı şeylerden bakiye (kalıntı) bulunan, meleklerin taşıdığı bir tabutun (tahta sandığın) size gelmesidir. Muhakkak ki bunda, sizin için elbette âyet (delil) vardır, eğer siz mü’minlerseniz.”
BAKARA SURESİ 248. Ayeti Harun Yıldırım Meali
Ayrıca nebileri onlara dedi ki: "Muhakkak ki onun mülkünün alameti size tabutun gelmesidir ki onda Rabbinizden bir sekinet ve Musa ile Harun ailesinin bıraktıklarından kalıntılar vardır. Onu melekler taşır. Eğer mümin kimselerseniz, şüphesiz ki bunda sizin için elbette bir ayet vardır.”
Harun Yıldırım