BAKARA SURESİ 251. Ayeti Seyyid Kutub Meali
Medine döneminde inmiştir. Kur’an-ı Kerim’in en uzun sûresi olup 286 âyettir. Adını, 67-73. âyetlerde yer alan “bakara (sığır)” kelimesinden alır.
فَهَزَمُوهُم بِإِذْنِ اللّهِ وَقَتَلَ دَاوُودُ جَالُوتَ وَآتَاهُ اللّهُ الْمُلْكَ وَالْحِكْمَةَ وَعَلَّمَهُ مِمَّا يَشَاء وَلَوْلاَ دَفْعُ اللّهِ النَّاسَ بَعْضَهُمْ بِبَعْضٍ لَّفَسَدَتِ الأَرْضُ وَلَكِنَّ اللّهَ ذُو فَضْلٍ عَلَى الْعَالَمِينَ ﴿٢٥١﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
fe | böylece, sonra, nihayet |
hezemû-hum | onları hezimete, yenilgiye uğrattılar |
bi izni allâhi | Allah'ın izniyle |
ve katele | ve öldürdü |
dâvûdu | Davut |
câlûte | Calut |
ve âtâ-hu allâhu | ve Allah ona verdi |
el mulke | mülk, meliklik, hükümdarlık |
ve el hikmete | ve hikmet |
ve alleme-hu | ve ona öğretti |
mimmâ (min mâ) | şeylerden |
yeşâu | diledi |
ve lev lâ | ve eğer olmasaydı |
def'u allâhi | Allah'ın defetmesi, yok etmesi |
en nâse | insanlar |
bâ'da-hum | onların bir kısmı |
bi ba'din | bir kısmı ile, diğerleri ile |
le | mutlaka, elbette |
fesedeti | fesat çıktı |
el ardu | arz, yeryüzü |
ve lâkinne allâhe | ve lâkin, fakat Allah |
zû | sahip |
fadlin | fazl |
alâ el âlemîne | âlemlerin üzerine |
Nihayet Allah’ın izniyle onları hezimete uğrattılar. Ve Davut, Calut’u öldürdü. Ve Allah ona (Davut’a), meliklik (hükümdarlık) ve hikmet verdi ve ona dilediği şeylerden öğretti. Ve eğer Allah’ın, insanları birbiriyle defetmesi olmasaydı, yeryüzünde mutlaka fesat çıkardı (yeryüzünün düzeni bozulurdu). Lâkin Allah, âlemlerin üzerine fazl sahibidir.
BAKARA SURESİ 251. Ayeti Seyyid Kutub Meali
Allah’ın izniyle onları hemen hezimete uğrattılar. Davut da Calut’u öldürdü. Allah ona mülk ve hikmet verdi. Dilemekte olduğu şeylerden de ona öğretti. Şayet Allah insanları birbiriyle def edip savmasaydı yeryüzü muhakkak ki fesada uğrardı. Ancak Allah alemler üzerine fazl u kerem sahibidir.
Seyyid Kutub