Medine döneminde inmiştir. Kur’an-ı Kerim’in en uzun sûresi olup 286 âyettir. Adını, 67-73. âyetlerde yer alan “bakara (sığır)” kelimesinden alır.


يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تُبْطِلُواْ صَدَقَاتِكُم بِالْمَنِّ وَالأذَى كَالَّذِي يُنفِقُ مَالَهُ رِئَاء النَّاسِ وَلاَ يُؤْمِنُ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَمَثَلُهُ كَمَثَلِ صَفْوَانٍ عَلَيْهِ تُرَابٌ فَأَصَابَهُ وَابِلٌ فَتَرَكَهُ صَلْدًا لاَّ يَقْدِرُونَ عَلَى شَيْءٍ مِّمَّا كَسَبُواْ وَاللّهُ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِرِينَ ﴿٢٦٤﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

yâ eyyuhâ ellezîne âmenû lâ tubtılû sadakâti-kum bi el menni ve el ezâ kellezî (ke ellezî) yunfiku mâle-hu riâe en nâsi ve lâ yu'minu billâhi (bi allâhi) ve el yevmi el âhıri fe meselu-hu safvânin aleyhi turâbun fe esâbe-hu vâbilun fe terake-hu salden lâ yakdirûne alâ şey'in mimmâ (min mâ) kesebû ve allâhu lâ yehdi el kavme el kâfirîne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
yâ eyyuhâ ey
ellezîne onlar
âmenû âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler), îmân ettiler
lâ tubtılû bâtıl (iptal) etmeyin, boşa çıkarmayın
sadakâti-kum sadakalarınızı
bi el menni minnet ile (başa kakarak)
ve el ezâ ve eza (eziyet)
kellezî (ke ellezî) onlar gibi
yunfiku infâk eder, verir
mâle-hu malını
riâe riya, gösteriş
en nâsi insanlar
ve lâ yu'minu ve inanmaz
billâhi (bi allâhi) Allah'a
ve el yevmi el âhıri ve ahiret günü, son gün, sonraki gün
fe meselu-hu o zaman, işte onun durumu 17 - ke meseli
safvânin sert kaya
aleyhi onun üzerinde
turâbun toprak
fe sonra, öyle ki
esâbe-hu ona isabet etti
vâbilun sağanak yağmur, şiddetli, kuvvetli yağmur
fe o zaman, böylece
terake-hu onu terketti, onu bıraktı
salden sert, çorak, verimsiz kaya halinde
lâ yakdirûne muktedir olamazlar, elde edemezler
alâ şey'in bir şeye
mimmâ (min mâ) şey(ler)den
kesebû kazandılar
ve allâhu ve Allah
lâ yehdi hidayete erdirmez
el kavme kavim, topluluk
el kâfirîne kâfirler

Ey âmenû olanlar! Allah’a ve yevm’il âhire inanmayarak, malını insanlara riya (gösteriş) için infâk eden (veren) kişi gibi, sadakalarınızı minnetle (başa kakarak) ve eza ile bâtıl etmeyin (boşa çıkartmayın). İşte onun durumu, üzerinde toprak bulunan sert bir kayaya benzer ki, ona kuvvetli bir yağmur isabet edince, böylece (üzerindeki toprağın gidip), onu (tekrar) sert (verimsiz) bir kaya halinde bırakması gibidir. Onlar kazandıklarından bir şey elde edemezler. Allah, kâfirler kavmini hidayete erdirmez.

BAKARA SURESİ 264. Ayeti Ahmet Tekin Meali

Ey iman edenler, başa kakarak, yüze vurarak, gönül inciterek imanda sadâkatinizin ve kemâlinizin ifadesi olan sadakalarınızın, hayırlarınızın, boşa gitmesine sebep olmayın.
Allah’a, Allah’a imanın gerektirdiği esaslara ve ahiret gününe inanmayıp da, insanlara gösteriş için malını harcayana benzemeyin. Böylelerinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan düz bir kayaya benzer. Sağanak halinde bir yağmur isabet edince onu çıplak bir kaya haline getirir. Böyle kimseler yaptıkları iyiliklerden dolayı, hiçbir mükâfat elde edemezler. Allah kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden münkir, kâfir bir kavmi, doğru yola sevketme lütfunda bulunmayacak.

Ahmet Tekin