BAKARA SURESİ 36. Ayeti Ali Fikri Yavuz Meali
Medine döneminde inmiştir. Kur’an-ı Kerim’in en uzun sûresi olup 286 âyettir. Adını, 67-73. âyetlerde yer alan “bakara (sığır)” kelimesinden alır.
فَأَزَلَّهُمَا الشَّيْطَانُ عَنْهَا فَأَخْرَجَهُمَا مِمَّا كَانَا فِيهِ وَقُلْنَا اهْبِطُواْ بَعْضُكُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّ وَلَكُمْ فِي الأَرْضِ مُسْتَقَرٌّ وَمَتَاعٌ إِلَى حِينٍ ﴿٣٦﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
fe
ezelle-humâ
eş şeytânu
an-hâ
fe
ahrece-humâ
mimmâ (min mâ)
kânâ
fî-hi
ve
kulnâ
ihbitû
ba'du-kum
li
ba'din
aduvvun
ve lekum
fî
el ardı
mustekarrun
ve metâun
ilâ
hînin
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
fe | o zaman, fakat |
ezelle-humâ | onları (o ikisini) kaydırdı (ayağını |
eş şeytânu | şeytan |
an-hâ | ondan, oradan |
fe | artık, böylece |
ahrece-humâ | onları (ikisini) çıkardı |
mimmâ (min mâ) | şeyden |
kânâ | ikisi oldular |
fî-hi | içinde |
ve | ve |
kulnâ | biz dedik |
ihbitû | (ikiniz) inin |
ba'du-kum | sizin bazınız |
li | ... e, için |
ba'din | bazınız |
aduvvun | düşman |
ve lekum | ve sizin için |
fî | içinde, de |
el ardı | arz, yeryüzü |
mustekarrun | kararlaştırılmışolan, karar kılma, |
ve metâun | ve meta, geçinme, maişetini temin etme, |
ilâ | ... e kadar |
hînin | belli bir zaman |
Fakat şeytan, ikisinin (ayağını) oradan kaydırdı. Böylece ikisini de içinde oldukları şeyden (ni’metten) çıkardı. Ve: “Birbirinize düşman olarak (dünyaya) inin. Sizin için (belli) bir zamana kadar yeryüzünde oturma ve faydalanma (geçimini temin etme) vardır.” dedik.
BAKARA SURESİ 36. Ayeti Ali Fikri Yavuz Meali
Nihayet onları (Âdem ile Havvâ’yı) Şeytan (bir desise ile) Cennetten kaydırdı ve içinde bulundukları nimetten onları çıkardı. Biz de: “- Biri-birinize düşman olarak buradan (yere) inin. Yeryüzünde sizin için bir vakte (ömrünüzün sonuna) kadar yerleşmek ve menfaatlenmek vardır.” demiştik.
Ali Fikri Yavuz