BAKARA SURESİ 61. Ayeti Ahmet Varol Meali
Medine döneminde inmiştir. Kur’an-ı Kerim’in en uzun sûresi olup 286 âyettir. Adını, 67-73. âyetlerde yer alan “bakara (sığır)” kelimesinden alır.
وَإِذْ قُلْتُمْ يَا مُوسَى لَن نَّصْبِرَ عَلَىَ طَعَامٍ وَاحِدٍ فَادْعُ لَنَا رَبَّكَ يُخْرِجْ لَنَا مِمَّا تُنبِتُ الأَرْضُ مِن بَقْلِهَا وَقِثَّآئِهَا وَفُومِهَا وَعَدَسِهَا وَبَصَلِهَا قَالَ أَتَسْتَبْدِلُونَ الَّذِي هُوَ أَدْنَى بِالَّذِي هُوَ خَيْرٌ اهْبِطُواْ مِصْراً فَإِنَّ لَكُم مَّا سَأَلْتُمْ وَضُرِبَتْ عَلَيْهِمُ الذِّلَّةُ وَالْمَسْكَنَةُ وَبَآؤُوْاْ بِغَضَبٍ مِّنَ اللَّهِ ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ كَانُواْ يَكْفُرُونَ بِآيَاتِ اللَّهِ وَيَقْتُلُونَ النَّبِيِّينَ بِغَيْرِ الْحَقِّ ذَلِكَ بِمَا عَصَواْ وَّكَانُواْ يَعْتَدُونَ ﴿٦١﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve iz | ve olmuştu, olduğu zaman |
kultum (iz kultum) | siz dediniz (siz demiştiniz) |
yâ mûsâ | ey Musa |
len nasbirâ | sabredemeyiz |
alâ taâmin | yemeğe |
vâhidin | tek, bir |
fe ud'u | öyleyse, artık dua et |
lenâ | bizim için, bize |
rabbe-ke | senin Rabbin |
yuhric | çıkarsın |
lenâ | bizim için, bize |
mimmâ (min mâ) | şey(ler)den |
tunbitu | yetiştirir |
el ardu | arz, yeryüzü, toprak |
min bakli-hâ | onun baklagillerinden |
ve kıssâi-hâ | ve onun salataları |
ve fûmi-hâ | ve onun sarımsağı |
ve adesi-hâ | ve onun mercimeği |
ve basali-hâ | ve onun soğanı |
kâle | dedi |
e testebdilûne | değiştiriyor musunuz |
ellezî | o ki, ki o |
huve | o |
ednâ | daha düşük, daha değersiz |
billezî (bi ellezî) | onunla ki |
huve hayrun | o hayırlı, o daha hayırlı |
ihbitû | inin |
mısran | büyük bir şehir veya Mısır ülkesi |
fe | o zaman, böylece, öyle ise |
inne lekum | muhakkak ki sizin için, size |
mâ | şey(ler) |
seeltum | siz istediniz |
ve duribet | ve vuruldu (damga) |
aleyhim | onların üzerine |
ez zilletu | zillet, hakirlik, alçaklık ve aşağılık |
ve el meskenetu | ve düşkünlük, fakirlik, sefalet |
ve bâu | ve uğradılar |
bi gadabin | gazapla, öfkeyle |
min allâhi | Allah'tan |
zâlike | işte bu |
bi | ile |
enne-hum | onların olduğu |
kânû | oldular |
yekfurûne | inkâr ediyorlar |
bi âyâtillâhi (âyâti allâhi) | Allah'ın âyetleri |
ve yaktulûne | ve öldürüyorlar |
en nebiyyîne | peygamberler |
bi gayri | olmaksızın |
el hakkı | hak |
zâlike bi mâ | işte bu şey sebebiyle, dolayısıyla |
asav | isyan ettiler |
ve kânû | ve oldular |
ya'tedûne | haddi aşıyorlar |
Ve siz: “Ey Musa! Biz bir (çeşit) yemek (yemeye) asla sabredemeyiz. Artık bizim için Rabbine dua et. Bize yeryüzünün yetiştirdiği şeylerden, sebzesinden, kabağından, sarımsağından, mercimeğinden ve soğanından çıkarsın.” demiştiniz. (Musa a.s): “Hayırlı olanı, daha değersiz olanla mı değiştirmek istiyorsunuz? (Öyle ise) Mısır’a inin, sizin istediğiniz şeyler muhakkak ki orada var.” demişti. (Sonra da) onların üzerlerine zillet (sefalet) ve fakirlik (damgası) vuruldu. Ve onlar, Allah’tan bir gazaba uğradılar. İşte bu, Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri ve peygamberleri haksız yere öldürmelerinden dolayıdır. İşte bu (ceza), asi olup (isyan edip), haddi aşmış olmaları sebebiyledir.
BAKARA SURESİ 61. Ayeti Ahmet Varol Meali
Hani: 'Ey Musa! Böyle bir tür yiyeceğe daha fazla dayanamayacağız. Rabbine dua et de, bize bakliyat, salatalık, sarmısak, mercimek, soğan gibi yerin bitirdiği bitkilerden çıkarsın' demiştiniz. Musa da: 'Değersiz bir şeyi hayırlı olanla mı değiştirmek istiyorsunuz? Öyleyse bir şehre inin orada istedikleriniz vardır' demişti. Onlar aşağılık ve yoksulluk belasına çarptırıldılar ve Allah'ın gadabını hak ettiler. Böyle olması onların Allah'ın ayetlerini inkar etmeleri ve peygamberleri haksız yere öldürmeleri yüzündendi. Bu, aynı zamanda Allah'a karşı gelmeleri ve taşkınlık etmeleri dolayısıylaydı.
Ahmet Varol