BAKARA SURESİ 62. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Medine döneminde inmiştir. Kur’an-ı Kerim’in en uzun sûresi olup 286 âyettir. Adını, 67-73. âyetlerde yer alan “bakara (sığır)” kelimesinden alır.
إِنَّ الَّذِينَ آمَنُواْ وَالَّذِينَ هَادُواْ وَالنَّصَارَى وَالصَّابِئِينَ مَنْ آمَنَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ وَعَمِلَ صَالِحاً فَلَهُمْ أَجْرُهُمْ عِندَ رَبِّهِمْ وَلاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ ﴿٦٢﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
inne ellezîne | muhakkak ki, hiç şüphesiz onlar |
âmenû | âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler) |
ve ellezîne | ve o kimseler, onlar |
hâdû | yahudiler |
ve en nasârâ | ve hristiyanlar |
ve es sâbiîne | ve meleklere veya yıldızlara tapanlar |
men | kim, kimse(ler) |
âmene | âmenû oldu (Allah'a ulaşmayı diledi), îmân etti, inandı |
biallâhi (bi allâhi) | Allah'a |
ve el yevmi el âhiri | ve son gün, ve sonraki gün, ruhun Allah'a ulaşma günü |
ve amile sâlihan | ve salih amel, ıslâh edici (nefsi tezkiye edici) amel yaptı |
fe | artık, böylece |
lehum | onlar için, onların |
ecru-hum | ecirleri, mükâfatları |
inde | yanında, katında |
rabbi-him | onların Rabbi, Rab'leri |
ve lâ havfun | ve korku yoktur |
aleyhim | onlara |
ve lâ hum yahzenûne | ve onlar mahzun olmazlar |
Şüphesiz ki; âmenû olanlar, yahudiler, hristiyanlar ve sabiiler, bunlardan her kim, Allah’a ve yevm’il âhire inanır ve ıslâh edici ameller işlerse (nefsini tezkiye ederse), bu durumda onların mükâfatları Rab’lerinin katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.
BAKARA SURESİ 62. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Şüphesiz son gelen kitaba iman edenler ile Yahudi inancının takipçilerinden, Hıristiyanlardan ve Sabiîlerden olduğu halde Allah'a ve ahiret gününe inanarak müslüman olmuş ve bu inancının gereği doğru ve yararlı işler yapmış olanların tümü, Rablerinden kazandıkları mükafatları olan cenneti elde edeceklerdir. Onlar cennette ne korkacak ne de üzüleceklerdir.
Abdullah Parlıyan